In the 20th century, the cinema became an important communication tool when the ruling sovereign powers reflected their ideologies and started to dominate the masses. Especially, when ideologies such as Nazism, Communism and Fascism dominated Europe in the first half of the 20th century, there was a period in which the ideological rhetoric dominated the cinema sector. The Nazis ideology had found a large place in the cinema sector since the Nazis came to the power in Germany in 1933. The ideology of Nazism was criticized in the American-made films such as The Great Dictator (1940), while it was exalted in German-made films such as Triumph des Willens (Triumph of the Will -1935) in the period when the Nazis were in power in Germany. The films regarding the ideology of Nazism have been produced in the period after World War II, when Nazism was formally abolished. In these films, the ideology has continued to receive heavy criticism. Especially in the Turkish cinema, it is seen that the ideology has been subjected to a wide criticism in the films which are subject to Nazism like the Ankara Expression (Ankara Ekspresi -1971). In this study, Burak Cem Arlıel's Kırımlı Film which was shown in 2014 was examined. The movie which is transferred to the screen from the novel of Cengiz Dağcı's Horrible Years is about the human tragedy and the pain of the Tatar prisoners captured in German prisoners camps during the Second World War. This study was based on Saussure’s notion on signs. In the film, the ideology of Nazism was examined, using the method of semiotics analysis and it was tried to show how the ideology of Nazism was reflected in Turkish cinema. Within the framework of the results obtained, Nazism ideology was subjected to a severe criticism as in other Turkish films on Nazi ideology.
20. yüzyılda sinema, iktidardaki egemen güçlerin ideolojilerini kitlelere yansıtılmalarında ve onlar üzerinde tahakküm kurmalarında başvurdukları önemli bir iletişim aracı olmuştur. Özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında Nazizm, Komünizm ve Faşizm gibi ideolojilerin Avrupa’da egemen olduğu yıllarda, sinema sektöründe ideolojik söylemlerin hâkim olduğu bir dönem yaşanmıştır. 1933 yılında Almanya’da Nazilerin işbaşına geldiği tarihten itibaren de Nazizm ideolojisi sinema sektöründe geniş yer bulmuştur. Nazilerin Almanya’da iktidarda olduğu dönemde, Nazizm ideolojisi İradenin Zaferi (Triumph des Willens - 1935) gibi Alman yapımı filmlerde yüceltilirken, Büyük Diktatör (The Great Dictator - 1940) gibi Amerikan yapımı filmlerde de oldukça sert bir dille eleştirilmiştir. Nazizm’in resmi olarak ortadan kaldırıldığı 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde de Nazizm ideolojisini konu alan filmler çekilmeye devam etmiştir. Bu filmlerde ideoloji ağır eleştiriler almaya devam etmiştir. Özellikle Türk sinemasında Ankara Ekspresi (1971) gibi Nazizmi konu alan filmlerde de ideolojinin geniş bir eleştiriye maruz kaldığı görülmektedir. Bu çalışmada Burak Cem Arlıel’in 2014 yılında gösterime giren Kırımlı filmi incelenmiştir. Cengiz Dağcı’nın Korkunç Yıllar adlı romanından beyazperdeye aktarılan film, II. Dünya Savaşı sırasında Alman esir kamplarında rehin alınan Tatar esirlerin yaşadıkları insanlık dramını ve çektikleri acıları konu almaktadır. Bu çalışmada Saussure’ün gösterge modeli temel alınarak inceleme yapılmıştır. Filmde Nazizm ideolojisi göstergebilimsel analiz yöntemi kullanılarak incelenmiş ve Türk sinemasında Nazizm ideolojisinin ne şekilde yansıtıldığı gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgular çerçevesinde, Nazi ideolojisini konu alan diğer Türk yapımı filmlerde olduğu gibi Nazizm ideolojisi ağır bir eleştiriye maruz bırakılmıştır.
Journal Section | RESEARCH ARTICLE |
---|---|
Authors | |
Publication Date | July 31, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 56 |