Today, cities are reconstructed by almost being destroyed under the name of numerous “urban transformation” projects. For economic rent, built-up areas, houses and neighborhoods are destroyed, and forested areas, protected areas, agricultural areas, watersheds and archeological sites are zoned for construction. On the other hand, people are forced to leave their homes by the government’s expropriations. The government claims this process facilitated development and economic growth. However, it is, in fact, all about increasing specific people’s life standards while decreasing or sacrificing the rests’ through using the country’s resources unfairly. When the harm against the environment, nature, history, culture, and against all living spaces is considered, it can be foreseen that this model will not be “sustainable” in the long term. First, the presence of urban transformation-based and the construction-focused economy model in Turkey has been researched through factual and statistical ways. Next, the processes of the model and the ways of getting capital stock have been examined. Since “neo liberal urban policies”, “construction industry” and “global city” terms form the main aspects of the existing model, the roles and the importance of these terms have been examined under a different title. Then, the main issue of the article, “social cost,” has been discussed; injuries, victimizations, violations of human rights, the harm against nature, environment, history, cultural life and collective memory, and “social cost” have been analyzed. Finally, the model has been criticized to see whether it is appropriate for a “humanistic and sustainable life”.
Construction-oriented economic model Urban transformation The right to the city Global city Neo-liberal urban policy Social cost
Bugün sayısız ‘kentsel dönüşüm’ projesiyle kentler adeta yıkılarak yeniden inşa edilmektedir. Rant uğruna yerleşik alanlar, evler, mahalleler yok edilmekte; orman arazileri, sit alanları, tarım ve su havzaları, arkeolojik rezerv alanları imara açılmaktadır. Diğer yandan insanlar kamulaştırma tehdidiyle evlerini ve yaşam alanlarını terk etmek zorunda bırakılmaktadır. Bu süreçte iddia edilen şey kalkınma ve ekonomik büyümenin sağlanmasıdır. Fakat bu süreç, belli bir sınıfın refahı lehine toplumun büyük çoğunluğunun yaşam kalitesi feda edilerek ülke kaynak ve olanaklarının adaletsiz şekilde dağıtılması şeklinde işlemektedir. Çevreye, doğaya, tarihe, kültüre, genel olarak bütün yaşam alanlarına verilen zararlarla birlikte düşünüldüğünde, bu modelin uzun vadede ‘sürdürülebilir bir kalkınma modeli olmadığı’ görülmektedir. Makalede izlenen yöntem ve başlıklar ise şöyledir. Öncelikle Türkiye’de kentsel dönüşüme dayalı inşaat odaklı ekonomi modelinin varlığı ‘olgusal’ ve ‘istatistiki’ olarak ortaya konmaya çalışılmaktadır. Sonra modelin işleyişine ve sermaye birikiminin gerçekleşme yollarına yer verilmektedir. ‘Neo-liberal kent politikaları’, ‘inşaat sektörü’ ve ‘küresel kent’ olgularının mevcut modelin ana temalarını oluşturması bakımından, bunların modeldeki rolü ve önemi ayrı bir başlık altında anlatılmaktadır. Daha sonra ise makalenin esas sorunu olan ‘toplumsal maliyet’ konusu ele alınmaktadır. Bu süreçte ortaya çıkan haksızlıklar, mağduriyetler, hak ihlalleri, doğaya, çevreye, tarihe, kültürel yaşam ve toplumsal hafıza mekanlarına verilen zararlar ve oluşan ‘toplumsal maliyet’ konusu irdelenmektedir. Son olarak bu modelin ‘insani ve ‘sürdürülebilir bir yaşam’ için uygun olmadığı vurgusu üzerinde durulmaktadır.
İnşaat odaklı ekonomi modeli Kentsel dönüşüm Kent hakkı Küresel kent Neo-liberal kent politikaları Toplumsal maliyet
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 16, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Issue: 51 |