Yaşlanma olgu olarak insanlık tarihi kadar eski olsa da, toplumların yaşlanmasının tarihi yenidir. Tüm demografik göstergeler, Türkiye’nin demografik dönüşümün son aşamasına geldiğini ve hızla yaşlanan nüfusuyla artık yaşlı ülke sınıflamasına dâhil olduğunu göstermektedir. Kuşkusuz toplumların yaşlanıyor olması Türkiye’ye özgü bir olgu değildir. Türkiye’ye özgü olan, Avrupa’da yüzyılı bulan demografik geçişin, Türkiye’de 27 yıl gibi çok daha kısa sürede gerçekleşecek olması ve bu bağlamda Türkiye’nin yaşlanma kaynaklı sorunlarla yeterince zenginleşemeden yüzleşmek zorunda kalacak olmasıdır. Bu noktada Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların, sağlıklı ve aktif yaşlanan bir nüfusu teşvik etmek için çözüm önerileri sundukları bilinmektedir. Aktif yaşlanma yaklaşımı bu önerilerin başında gelmektedir. Aktif yaşlanma, insanların yaşlandıkça hayat kalitelerini iyileştirmek amacıyla bu kişilere yönelik sağlık, katılım ve güvenlik konusundaki fırsatların yükseltilme süreci olarak tanımlanmaktadır. Aktif yaşlanma, toplumlar için hedef olarak gösterilmiş ve bu kapsamda aktif yaşlanma endeksi oluşturulmuştur. Aktif yaşlanma endeksi ile yaşlı bireylerin bağımsız yaşama, ücretli istihdam ve sosyal etkinliklere katılım düzeyleri ile aktif olarak yaşlanma potansiyelleri ölçülmektedir. Endeks aynı zamanda ülke kıyaslamaları yaparak, politika yapıcılara geliştirilebilir öncelikli alanları da göstermektedir. Buradan hareketle çalışma, aktif yaşlanma bağlamında Türkiye için öneriler oluşturmayı hedeflemektedir. Bu çerçevede Türkiye’nin öncelikle yapması gereken, çok hızlı yaşlanan bir ülke olduğu gibi bugün itibariyle de zaten yaşlı bir ülke olduğu gerçeğini kabul etmesi ve gerekli önlemleri alırken, ülkenin sosyo-ekonomik, kültürel ve toplumsal
yapısını da göz önüne alan aktif yaşlanma endeksi benzeri araçlarla elde edilen verilerden hareket etmesidir. Türkiye’nin toplumsal yapısını temel alarak geliştirilen endekslerin, benzer çalışmalar için daha sağlıklı sonuçlar vereceğini söylemek mümkündür. Bununla birlikte yaşlılığın çok boyutlu bir olgu olduğu bilinciyle, yaşlılık çalışmaları artırılmalı ve veriye dayalı bütünleşik sosyal politikalar üretilmelidir.
Yazar bu çalışma için finansal destek almadığını beyan etmiştir.
Although aging is as old as human history, the aging of whole societies is new. All demographic indicators show that Turkey, with its rapidly aging population, has reached the last stage of demographic transformation and can be classified as an old-age country. Aging issues do not matter only in Turkey; what is distinct in the Turkish context is the fact that it started facing its aging population problem 27 years ago, while Europe has already been experiencing the process of demographic transition for about a century. Thus, Turkey must face the problems resulting from its rapidly aging population without reaching an adequate level of prosperity and wealth. The World Health Organization and the United Nations have offered solutions to encourage and sustain a healthy and active aging population. The active aging approach is one of the leading policy suggestions. Active aging is defined as the process of increasing opportunities for health, participation, and security in order to improve the quality of life as people age. Active aging is an identified target for societies and an Active Ageing Index has been created in this context. Through the Active Ageing Index, elderly individuals can potentially sustain an independent living, engage in paid work, and participate in social activities; and then it is possible to measure the extent of active aging undertaken. By comparing other country’s examples, the Active Ageing Index also offers a framework for improving policy spheres noting high priorities for policymakers. Thus, the study aims to offer recommendations for Turkey in the context of active aging. Given Turkey’s rapidly aging population, the main priorities should focus on developing policy solutions and initiating measures that take into account the data produced through policy approaches, such as the Active Ageing Index, informed by the socioeconomic, cultural, and social structures of the country. It is possible to suggest that indexes developed by taking into account the social structure of Turkey will produce more viable results for similar studies. In addition, with the awareness
that aging is a multi-dimensional phenomenon, more studies on aging are needed and integrated social policies relying on data should be initiated and developed.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2020 |
Submission Date | April 8, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 79 |