The phenomenon of migration is a driving force that encourages countries to produce public policies in terms of causes and consequences. At the same time, it can be an important trump or handicap in the light of different balances and radicalization in policy regimes in the world. However, although these strategies seem to have advantages in favor of countries, they open the door to a multidimensional social exclusion process for those who have to move from their country of origin or nationality. In this case, immigrants have to face various political, economic, and social arguments due to their status. Social work discipline, on the other hand, plays an intermediary role in the access of migrant groups, who are excluded from their economic, political, and social dimensions, to certain services in their country, while social workers perform important psycho-social tasks.The aim of this study is to reveal whether the attitudes asylum seekers in the framework of their professional understanding of the students who receive social work education as future social workers make a meaningful difference. According to the findings obtained in the study, it can be said that social service students have a very positive attitude towards asylum seekers and are on their side in defending their rights. Briefly, as a requirement of their profession, students are intensely supportive to ensure the rights of asylum seekers. As a result of bilateral comparisons, it is seen that undergraduate students are more accepting at the point of producing non-radical solution strategies than undergraduate students. In addition, it is seen that the gender of the students is not effective in their attitudes towards asylum seekers.
Göç olgusu, sebep ve sonuçları bakımından ülkelerin kamu politikaları üretmelerini teşvik eden itici bir güç olmaktadır. Aynı zamanda dünyada politika rejimlerindeki radikalleşme ve farklı dengeler ışığında önemli bir koz ya da handikap olabilmektedir. Ne var ki, söz konusu stratejilerin ülkeler lehine avantajları var gibi görünse de doğdukları ya da vatandaşı oldukları ülkeden bir yere hareket etmek zorunda kalanlar için çok boyutlu bir sosyal dışlanma sürecine kapı aralamaktadır. Bu durumda göçmenler, statüleri gereği çeşitli politik, ekonomik ve sosyal argümanlarla yüzleşmek zorunda kalmaktadırlar. Sosyal hizmet disiplini ise ekonomik, politik ve sosyal boyutlarıyla dışlanma yaşayan göçmen grupların, bulundukları ülkede birtakım hizmetlere erişiminde aracı rol oynamakta, sosyal çalışmacılar ise psiko-sosyal açıdan önemli görevler icra etmektedirler.Bu çalışmanın amacı, geleceğin sosyal çalışmacıları olarak sosyal hizmet eğitimi almakta olan öğrencilerin mesleki anlayışları çerçevesinde sığınmacılara yönelik tutumlarının anlamlı bir fark oluşturup oluşturmadığını ortaya koymaktır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre, sosyal hizmet öğrencilerinin sığınmacılara karşı oldukça olumlu bir tutum sergiledikleri, haklarını savunmada onların yanlarında oldukları söylenebilir. Kısaca, mesleklerinin gereği olarak öğrenciler, sığınmacıların haklarının sağlanması için yoğunlukla destekleyici olmaktadır. İkili karşılaştırmalar neticesinde, lisans öğrencilerinin ön lisans öğrencilerine göre radikal olmayan çözüm stratejileri üretme hususunda daha kabullenici oldukları görülmektedir. Ayrıca öğrencilerin cinsiyetinin sığınmacılara yönelik tutumlarında etkili olmadığı görülmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 9, 2021 |
Submission Date | June 9, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 80 |