Modern dönem öncesinde, mimar ve sanatçılar teoriden ziyade pratik uygulamalara dayanan bir deneyimleme süreci ile yetişmekteydi; ‘baba mesleği’ tercihten ziyade çoğu zaman zorunluluktu. Yardımcı iş gücü olarak görülen erkek çocuklar, baba tarafından usta-çırak ilişkisi çerçevesine yetiştirilmekte, mesleki birikim nesilden nesile miras bırakılmaktaydı. Günümüze ulaşan kitabeler ışığında XIV. yüzyıldan itibaren en az üç nesil boyunca Anadolu’nun farklı kentlerinde çeşitli yapıların inşasını üstlenen Suriye kökenli Müşeymeş ailesi fertleri Ali, yeğeni Ebu Bekir ile oğlu Ahmed’in Hassa Mimarlar Ocağı gibi kurumsal bir yapıya bağlı olmaksızın Osmanlı bâniler hizmetinde bulundukları izlenir. XV. yüzyıl sonunda, devlete bağlı kurumsal mimarlık örgütlenmesi altında istihdam edilen mimarlar arasında da Murad Halife ile oğulları Hayreddin, Hızır Bâlî ve İbrahim, Yâkub Şah ile oğlu Hüdâverdi ve Alâüddin Ali [Acem Ali] ile oğlu Hamza gibi baba-oğullar yer alır. II. Bayezid döneminde, devlet eliyle sürdürülen mimarlık faaliyetlerinin Murad Halife ve oğulları ile Yâkub Şah, oğlu ve mesleğinin ilk yıllarında onun ekibinde yer aldığı anlaşılan Alâüddin Ali’den müteşekkil iki temel ekip arasında paylaşıldığı anlaşılır. Bu çalışma, Sinan öncesi Osmanlı mimarlığında, mimarlık pratiğine yön veren babalar ve oğullar, diğer bir deyişle mimar ailelere yönelik bir bakıştır.
In the early modern period, architects, artists, and craftsman were trained though an experimentation process based on practice rather than a theorical education. Professional training was based on the traditional master-apprentice relationship within an experience-oriented hierarchy. Taking on the father’s profession was often a necessity rather than a choice. Male descendants, being seen as an auxiliary labor force, were raised by the father within the framework of the master-apprentice relationship, and professional knowledge was handed down from generation to generation. According to the existing inscriptions, the Syrian al-Mushaimish family was not affiliated with any private patron or institutional organization such as the Hassa Mimarlar Ocağı, and family members had been coming to Türkiye from Syria since the mid-14th century to provide architectural services for various patrons in different regions. By the end of the 15th century, father and son partnerships such as Murad Halife and his sons Hayreddin, Hızır Bâli, and İbrahim; Yâkub Shah and his son Hüdâverdi; and Alâuddin Ali [Acem Ali] and his son Hamza were seen among the architects employed under the institutional architecture organization affiliated with the realm. This study aims to reveal and discuss the father and son partnerships in early Ottoman architecture.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | History of Architecture |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 26, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 32 |