The subject of this study is the disease processes of adults over the age of eighteen who have had Covid-19 and their experiences of stigma/exclusion in this process. The aim of the study is to focus on whether the interviewed participants are faced with stigmatization practices arising from the disease, if they do, how stigma is interpreted by sick individuals and how they develop attitudes towards stigmatization practices. The study aims to respond to the gap in the literature that limits the relationship between Covid and stigma, especially in Turkey, from the perspective of healthcare professionals. Indeed, it focuses on the subjective, everyday experiences of people with different demographics who have experienced the disease. The study was completed through face-to-face in-depth interviews, which is one of the qualitative research techniques, with twenty-five adults over the age of eighteen, with an approach that includes phenomenological research, which is frequently used in qualitative research methods. In the study, a descriptive analysis technique based on theming and categorization was used as an analysis approach that is frequently used in qualitative research. At the end of the study, it was revealed that despite the risk of stigmatization, the participants shared their illness with their social circles with a sense of collective responsibility. Contrary to what was predicted, it is possible to say that stigma was not observed in all of the participants, and in this context, the experience of stigmatization in this participant profile was limited. The declared stigmatization aspects were defined as avoiding close physical contact after quarantine, using insulting language, avoiding being in the same environment, and making jokes related to the disease.
Bu çalışmanın konusu Covid-19 hastalığını geçirmiş on sekiz yaş üstü yetişkin bireylerin hastalık süreçleri ve bu süreçteki damgalanma/dışlanma deneyimleridir. Çalışmanın amacı, görüşülen katılımcıların hastalıktan kaynaklı damgalanma pratikleri ile yüz yüze kalıp kalmadıkları, eğer kaldılarsa da damgalanmanın hasta bireyler tarafından nasıl anlamlandırıldığı, damgalama pratikleri karşısında nasıl tutum geliştirdiklerine odaklanmaktır. Çalışma, özellikle Türkiye’de Covid-19 ve damgalanma ilişkisini sağlık çalışanları perspektifi ile sınırlandıran literatürdeki boşluğa cevap vermeyi hedeflemektedir. Nitekim hastalığı deneyimlemiş farklı demografik özelliklere sahip kişilerin öznel, gündelik deneyimlerine odaklanmaktadır. Çalışma nitel araştırma yöntemleri içinde sıklıkla kullanılan fenomenolojik araştırmayı içeren yaklaşımla, on sekiz yaş üstü yirmi beş yetişkin bireyle yüz yüze derinlemesine mülakatlar aracılığıyla tamamlanmıştır. Çalışmada nitel araştırmalarda sıklıkla kullanılan bir analiz yaklaşımı olarak, temalandırma ve kategorilendirmeye dayalı betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda katılımcıların damgalanma riskine rağmen hastalık durumlarını kolektif sorumluluk bilinciyle sosyal çevreleri ile paylaştıkları açığa çıkmıştır. Öngörülenin aksine katılımcıların tamamında damgalanmanın görülmediğini, dolayısıyla bu katılımcı profilinde damgalanma deneyiminin sınırlı kaldığını söylemek mümkündür. Beyan edilen damgalanma görünümleri ise karantina sonrası yakın fiziksel temas kurmaktan kaçınma, onur kırıcı dil kullanma, aynı ortamda bulunmaktan kaçınma, hastalıkla bağlantılı şakalar yapma biçiminde tanımlanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 15 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |