Neo-classical theory to ignore other factors, focusing on the quantitative aspects of growth has led to sustainable growth becomes impossible. The endogenous growth theories that emerged in the second half of the 20th century have changed the assumptions of neo-classical theory, emphasizing the importance of the concept of “human” and pointed to human capital as the “key role” in sustainable growth. Hence, the purpose of this study to examine the effect of human capital on economic growth. Undoubtedly, human capital does not affect the economic development of every country at the same rate. Based on this idea, countries with homogeneous characteristics were classified and countries in the upper income (41 countries), upper middle income (28 countries), lower middle income (32 countries) and lower income (16 countries) groups, whose data can be accessed between 1990 and 2018, were included in the analysis. In order to reach empirical results, Gengenbach, Urbain and Westerlund Panel Cointegration Test, AMG coefficient estimator and Dumitrescu-Hurlin panel causality analysis were used. The cointegration test has shown that there is a cointegration relationship between series in all country groups. According to the results of the AMG coefficient estimator a 1% increase in the human capital index, increases growth by 3.13% in high income countries, 4.44% in upper middle income countries, 2.62% in lower middle income countries and 1.87% in lower income countries. Dumitrescu-Hurlin panel causality analysis revealed that there is bidirectional causality between social capital and gr owth in all country groups. Empirical findings obtained as a result of the analysis showed that human capital is the driving force of the economy, albeit at different rates, regardless of the economic size of the countries
Neo-klasik teorilerin büyümenin nicelik yönüne ağırlık vererek diğer faktörleri göz ardı etmesi, sürdürülebilir büyümenin olanaksız hale gelmesine sebep olmuştur. 20.yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan içsel büyüme teorileri, neo-klasik teorinin varsayımlarını değiştirerek “insan” kavramının önemine değinmiş ve sürdürülebilir büyümede “kilit rol” olarak beşeri sermayeyi işaret etmiştir. Bu çalışmanın amacı, beşeri sermayenin ekonomik büyüme üzerindeki etkisini incelemektir. Şüphesiz beşeri sermaye her ülkenin ekonomik kalkınmasına aynı oranda etki etmemektedir. Bu düşünceden yola çıkılarak homojen özellik gösteren ülkeler sınıflandırılmış ve 1990-2018 dönemlerinde verilerine ulaşılabilen üst gelir (41 ülke), orta üst gelir (28 ülke), orta alt gelir (32 ülke) ve alt gelir (16 ülke) grubundaki ülkeler analize dâhil edilmiştir. Ampirik sonuçlara ulaşmak için Gengebach, Urbain ve Westerlund Panel Eşbütünleşme Testi, AMG katsayı tahmincisi ve Dumitrescu-Hurlin panel nedensellik analizi kullanılmıştır Eşbütünleşme testi, seriler arasında eşbütünleşme ilişkisinin bütün ülke gruplarında olduğunu göstermiştir. AMG katsayı tahmincisi sonuçlarına göre beşeri sermaye endeksindeki %1’lik artış; yüksek gelirli ülkelerde büyümeyi %3,13, orta üst gelirli ülkelerde %4,44, orta alt gelirli ülkelerde %2,62 ve alt gelirli ülkelerde %1,87 oranında arttırmaktadır. Dumitrescu-Hurlin panel nedensellik analizi, bütün ülke gruplarında sosyal sermaye ve büyüme arasında çift yönlü nedenselliğin olduğunu ortaya koymuştur. Analiz sonucunda elde edilen ampirik bulgular, ülkelerin ekonomik büyüklüğüne bağlı olmaksızın beşeri sermayenin farklı oranlarda da olsa ekonominin itici gücü olduğunu göstermiştir
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Economics |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | May 17, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |