After 1970s, presentation of practices created by neoliberal period in the name of
globalization has caused that forms of social opposition called as "new social movements". Theorists
of new social movements tried to explain this opposition movements and forms of experiencing the
democratic processes of these movements with different perspectives. At the end of the 1960s, a group
of social scientists who claimed that movements based on social classes decreased its impact, points
out that there is a significant "break" between old and new movements. On the other hand, another
approach related to new social movements emphasizes that there is "continuity" between old and new
movements.
The subject of this study is to analyze Gezi Park Protests in framework of two theories. Gezi
Park Protests, took place in summer of 2013, is one of the most important social opposition
movements of Turkish political history, has taken attention of many domestic and foreign social
scientists in respect of new social movements. Social scientists have different arguments with the
concern of analyzing that kind of rare social opposition movement for Turkish political history
correctly. Diversity of action in Gezi Park Protests, form of protests and diversity of participants
create a dilemma whether this protests should be evaluated as break theory or continuity theory in
new social movement literature. For this purpose in this study, on which arguments social scientists
writing about "Gezi Park Protests" categorized that protests as break or continuity theories, is going
to be examined.
The first implication of many social scientists and experts about Gezi Park Protests is that this
movement is significantly different than old social movements based on social classes in terms of
identities of participants, expressions and action style. However, when this sequence of actions is
analyzed more comprehensively in political and cultural dimension, it is seen obviously as a reflection
of neoliberal economy policies. The first reason relies upon Gezi Park Protests is creation of
neoliberal restructuring policies to promise the wealth of Turkey at the expense of deepening the
social contradictions since 2000s. In the words of Althusser, whether economy is the final one
determines the upper structure, the reason of Gezi Park Protests is class conflicts deepening by these
neoliberal economy policies. In this context, to analyze Gezi Park Protests in framework of continuity
approach leads more comprehensive implications with more dimensional societal reality
1970’lerden sonra neoliberal dönemin ürettiği pratiklerin küreselleşme adı altında sunulması,
toplumsal muhalefet biçimlerinin de “yeni toplumsal hareketler” başlığı ile dile getirilmesine yol
açmıştır. Yeni toplumsal hareket kuramcıları, bu muhalif hareketlerin ve bu hareketlerin demokratik
süreçleri deneyimleme biçimlerini farklı yaklaşımlarla açıklamaya çalışmışlardır. 1960’ların
sonlarında sınıf temelli hareketlerin ivme kaybettiğini iddia eden bir grup sosyal bilimci, eski ve yeni
hareketler arasında önemli bir “kopuş” yaşandığını belirtirler. Fakat yeni toplumsal hareketlere
ilişkin bir diğer yaklaşım ise, eski ve yeni hareketler arasında “süreklilik” olduğuna vurgu yapar.
Bu çalışmanın konusu, Gezi Parkı Direnişini her iki teori çerçevesinde değerlendirebilmektir.
2013 yazında gerçekleşen, Türk siyasi hayatının en önemli toplumsal muhalefet hareketlerinden biri
olan Gezi Parkı Direnişi, yeni toplumsal hareketler bağlamında pek çok yerli ve yabancı sosyal
bilimcinin dikkatini çekmiştir. Türk siyasal hayatında ender görülen bu türden bir toplumsal muhalefet
hareketini doğru okuyabilme kaygısı, sosyal bilimcileri farklı açıklamalara götürmüştür. Gezi Parkı
Direnişi’ndeki eylemlerin çeşitliliği, protesto tarzı ve katılımcılarının renkliliği, bu hareketin yeni
toplumsal hareketler yazınında kopuş teorisi içinde mi yoksa süreklilik teorisi içinde mi
değerlendirilmesi gerektiği konusunda bir ikilem yaratmıştır. Bu amaçla “Gezi Parkı Direnişi”
üzerine yazan sosyal bilimcilerimizin, hangi argümanlardan hareketle Gezi Parkı Direnişi’ni kopuş
veya süreklilik teorileri içinde değerlendirdiği irdelenecektir.
Gezi Parkı Direnişi’nde yer alan eylemcilerin kimliklerine, söylemlerine ve eylem tarzlarına
bakıldığında, bu hareketin eski sınıf temelli hareketlerden bir hayli farklılık arz ettiği pek çok sosyal
bilimci ve aydının ilk anda yapabileceği bir okumadır. Ancak bu eylemler silsilesinin, siyasal ve
kültürel boyutları daha bütüncül bir okumaya tabi tutulduğunda, neoliberal ekonomi politikalarının
bir yansıması olduğu açıkça görülmektedir. 2000’li yıllardan bu yana neoliberal yeniden yapılanma
politikalarının Türkiye’de vaad ettiği zenginliği sınıfsal çelişkileri derinleştirmek pahasına yaratması,
Gezi Parkı Direnişi’nin altında yatan nedenlerin başında gelmektedir. Althusser’in deyimiyle üst
yapıları belirleyen son kerte ekonomi ise Gezi Parkı Direnişi’ni doğuran da bu neoliberal ekonomi
politikalarının derinleştirdiği sınıfsal çelişkilerdir. Bu bağlamda, Gezi Parkı Direnişi’ni süreklilik
yaklaşımı çerçevesinde değerlendirmek, çok yönlü toplumsal gerçekliği analiz etmek adına daha
kapsamlı bir okumaya imkan verecektir.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | January 29, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 3 Issue: 1 |