Turkey has economic potential from its geothermal resources, although they are more limited compared to conventional energy resources. The most productive geothermal wells are typically located within Tertiary and older volcanic formations characterized by permeable fracture geology. In regions with geothermal potential, energy facilities are often situated on agricultural land with high groundwater tables. One of the primary risks in exploring and operating geothermal resources in these areas is the seismic hazard level. Following the earthquakes in Kahramanmaraş on February 6, 2023, earthquake risk awareness has significantly increased throughout the country. In this context, the present study aims to evaluate the seismic performance of geothermal power plant sites, particularly those with high groundwater levels. At a geothermal power plant site located in the Aegean region, the geological conditions, tectonic features, and seismic hazard level were assessed for a potential earthquake scenario. Based on these evaluations, soil liquefaction analyses were performed. In geothermal fields, especially those with highly permeable alluvial soils, groundwater levels can rise considerably due to seasonal variations and seismic activity. In operating geothermal facilities, potential ground settlement resulting from liquefaction was calculated using empirical methods to define necessary mitigation measures. Additionally, the effects of varying groundwater depths on structural performance were investigated. This study emphasizes the importance of evaluating the continuous operational performance of geothermal sites after an earthquake, based on geological characteristics, groundwater conditions, and seismic risk levels.
Türkiye, geleneksel enerji kaynaklarına kıyasla daha sınırlı olmakla birlikte jeotermal kaynaklardan da enerji elde edilen ekonomik bir potansiyele sahiptir. En üretken jeotermal kuyular, geçirgen kırık ağlarına sahip Tersiyer ve daha yaşlı volkanik formasyonlarda gözlenmektedir. Jeotermal enerji potansiyeli olduğu tespit edilen bölgelerde, enerji santralleri, yer yer su tablası yüksek tarım arazilerinde konumlanmış olup jeotermal kaynak değerlendirmesi ve işletmesindeki temel riskler arasında, tetiklenen sismisite riski yer alır. 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası ülkemiz genelinde deprem riski farkındalığı artmış olup bu çalışma kapsamında yeraltı su seviyesi genellikle yüksek olan jeotermal santral sahalarının deprem durumundaki performansının değerlendirilmesine yönelik bir vaka çalışması yapılmıştır. Ege Bölgesi’nde bulunan bir jeotermal enerji santrali sahasında olası bir deprem durumunda jeofizik deney verileri, zemin araştırma çalışmaları ve sahanın deprem riskine göre yapılan hesaplamalarda zemin sıvılaşması tespit edilmiştir. Halen işletme durumunda olan tesiste sıvılaşmanın tespit edilmiş olması yeterli görülmemiş ve gerekli çözümlerin ortaya koyulabilmesine yönelik olarak sıvılaşma sonrası oluşması beklenen zemin oturmaları hesaplanmıştır. Değişken su tablası derinliğine göre elde edilen sıvılaşma sonrası zemin oturmalarının yapılara etkisi tahkik edilmiştir. Bu çalışma, jeotermal sahalardaki deprem sonrası kesintisiz kullanım performansının, jeolojik özellikler, yeraltı su seviyesi ve deprem risk seviyesine bağlı olarak hesaplanması gerektiğinin ortaya konması bakımından önemlidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Geology of Engineering |
Journal Section | Makaleler - Articles |
Authors | |
Publication Date | June 11, 2025 |
Submission Date | November 30, 2024 |
Acceptance Date | April 30, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 49 Issue: 1 |