The phenomenon of crime has become a situation that is seen in Turkey as well as in the world and that is desired to be prevented by various criminal sanctions, and at the same time, it has begun to be examined as a social problem in terms of dealing with environmental causes in committing crime. In this respect, the phenomenon of crime has also entered the field of interest of the social work discipline. When the literature is examined, it has been seen that violent incidents and crime rates have increased in Turkey in recent years, and hate speech and hate crimes targeting various groups have become increasingly widespread among these increasing phenomena. Hate crimes, which are based on prejudice and discrimination, have become an important, social and contemporary problem that needs to be tackled in terms of various disciplines and formations. Although social work practices in crime are generally included in rehabilitation services, social workers have a duty to prevent crime for social peace and trust. In this respect, in this study, first of all, definitions of hate speech and hate crime will be made, and the data on its place in the national literature and its visibility in the world and in Turkey will be mentioned, then to reveal the importance of multiculturalist social work and hate crimes, and it is aimed to develop suggestions for the prevention of hate crimes with a multiculturalist social work perspective. As a result, it is thought that multiculturalist social work, which adopts cultural sensitivity and respect for differences as a principle, and social workers trained with this perspective will contribute to the prevention of hate crimes. For this, it is recommended to add prejudice and anti-discrimination courses to all education programs, especially social work education programs, to establish multicultural awareness from the early period, and a multiculturalist perspective should be adopted by other institutions and organizations, especially the Ministry of Family and Social Services.
Suç olgusu dünyada olduğu gibi Türkiye’de de görülen ve çeşitli cezai yaptırımlarla önlenmek istenen bir durum olmuş ve aynı zamanda suçu işlemede çevreden kaynaklı sebepleri de ele alması yönüyle sosyal bir sorun olarak incelenmeye başlamıştır. Bu yönüyle suç olgusu, sosyal hizmet disiplininin de ilgi alanına girmiştir. Alanyazın incelendiğinde son yıllarda Türkiye’de şiddet içerikli olayların ve suç oranlarının arttığı, artan bu olguların içerisinde de çeşitli grupları hedef alan nefret söylemlerinin ve nefret suçlarının giderek yaygınlaştığı görülmüştür. Temelinde önyargı ve ayrımcılığın yattığı nefret suçları, çeşitli disiplinler ve oluşumlar açısından mücadele edilmesi gereken önemli, toplumsal ve güncel bir sorun olmuştur. Suç konusunda sosyal hizmet uygulamaları genellikle rehabilitasyon hizmetleri içerisinde yer alsa da toplumsal huzur ve güven için suçu önleme noktasında da sosyal çalışmacılara görev düşmektedir. Bu yönüyle bu çalışmada, öncelikle nefret söylemi ve nefret suçuna dair tanımlamalar yapılarak ulusal literatürdeki yerine ve dünyada ve Türkiye’deki görünürlüğüne dair verilere değinilecek olup ardından çokkültürcü sosyal hizmet ve nefret suçlarını önlemedeki önemini ortaya koymak ve çokkültürcü sosyal hizmet bakışıyla nefret suçlarını önleme noktasında öneriler geliştirilmek amaçlanmıştır. Sonuç olarak özellikle kültürel duyarlılığı ve farklılıklara saygıyı ilke edinen çokkültürcü sosyal hizmetin ve bu bakış açısıyla yetişen sosyal çalışmacıların nefret suçlarının önlenmesine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bunun için, başta sosyal hizmet eğitim programları olmak üzere tüm eğitim-öğretim programlarına önyargı ve ayrımcılık karşıtı derslerin eklenmesi, erken dönemden itibaren çokkültürcü bilincin yerleştirilmesi ve başta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere diğer kurum ve kuruluşların da çokkültürcü bir bakışı benimsemeleri önerilmektedir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Sociology (Other) |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | October 30, 2021 |
Submission Date | July 17, 2021 |
Acceptance Date | October 28, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |