Felsefe kavramının içeriği konusunda farklı
anlayışlar olmakla birlikte, felsefe genel olarak bilgi çeşididir. Felsefe de,
diğer bilgi türleri gibi biriken yani kümülatif bir bilgi türüdür. Diğer bilgi
türlerinden farkı, özellikle bilimsel bilgiden temel farkı algılama ve akıl
yürütme yoluyla elde edilen bilgi türü olmasıdır. Felsefenin geliştiği dönem ve
coğrafya, ilkçağ Yunan felsefesidir. Daha sonra ortaçağda İki farklı coğrafyada
gelişen iki farklı felsefe gelişmiştir: Ortaçağ Hıristiyan felsefesi ve İslam
felsefesi. Yunan filozofları genel olarak doğayı ve varoluşu anlamaya, nesnenin
(maddenin) yaratıcı özünü bulmaya çalışmışlardır. Milet Okulu ile başlayan bu
ekol Eflatun (Platon) ve Aristo döneminde de sürmüştür. Bu anlamda, Yunan
felsefesinin başlangıcının doğa felsefesine dayandığını söylemek yanlış
olmayacaktır. Ortaçağda gelişme gösteren İslam felsefesi de doğa felsefesi
bağlamında gelişmiştir. İbni Sina’nın yapmış olduğu felsefe tanımı bu gelişimi
çok iyi açıklamaktadır. İbni Sina’ya göre felsefe, “maddelerin özlerine” vakıf
olmaktır. Yunan felsefesi ile İslam felsefesi arasında benzerlikler olmakla
birlikte, temel farklılıklar da vardır: İslam felsefesi Milet Okulu
yaklaşımından farklı olarak Allah bilgisiyle doğa bilgisini birleştirerek doğa
felsefesini oluşturmuştur. Bu çalışma, bu farlılığı farklı İslam Okulları
(İhvan-Üs-Safa, Meşşailik,) çerçevesinde, kaynak tarama yöntemine dayanarak
belirlemeyi amaçlamaktadır.
There are various approaches today, as to the
content of philosophy, but broadly speaking philosophy is a generally accepted
type of knowledge by common consent. Similar to other types of knowledge,
philosophy is also cumulative in its branch. What sets it apart from other
types of knowledge, particularly looking at difference from the scientific
knowledge, is the fact that it is a type of knowledge gained through perception
and reasoning. Philosophy developed in the Ancient Greek civilization, and
later on, has come along in the middle ages, and then it was split into two
strains in two different geographical locations, which are known as Medieval
Christian philosophy and Islamic philosophy. Greek philosophers mainly strove
to understand nature and existence, and to find the creative essence of matter.
This began with the Milesian School and continued with Plato and Aristotle. In
this regard, it would not be erroneous to suggest that Greek philosophy is
rooted in the philosophy of nature. As concerns, Islamic philosophy, which
developed during the middle ages, has also achieved its own roots owing to the
philosophy of nature. Inevitably, this issue, as being identical to question
the nature, was explained very well in the same route by Avicenna’s preliminary
definition for philosophy, which was also one of the early predefinitions of a
very famous Islamic philosophers in history. According to him, philosophy,
naturally, means having knowledge about the “essences of matter”. There are,
innately, similarities between Greek and Islamic philosophies, in addition to
the fundamental differences. Looking at the differences, for example, unlike
Milesian approach, Islamic philosophy blends the knowledge of God with the
knowledge of Nature to form a natural philosophy. Hereby, this study aims to
explore these differences as well as the predetermined analogies within the
framework of various Islamic schools (Ikhwān al‐Ṣafā, the Mashaih Schools) via
the literature review.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Economics |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 30, 2018 |
Submission Date | March 6, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 1 Issue: 1 |