i
Bu makalede Giorgio Agamben’in tanık kavramının izini sürülmek ve tanığı başka kavramlarla ilgisinde tartışmak amaçlanmaktadır. Agamben tanık kavramını Auschwitz’te yaşananlar üzerinden ele almaktadır. Tanığın bir çıkmaz üzerinden anlatımı onun doğasını belirlemenin aksine muğlaklaştırmaktadır. Tanığın konumu hem yaşananları deneyimleyen özne olmasında hem de sağ kalan olarak olanların aktarıcısı olmasıyla ilgilidir. Tanığın sözü hayal edilmesi olanaksız kötülüklere ilişkin olduğu içindir. Bundan ötürü aktardıklarının gerçekliği sorgulanır hale gelmektedir. Bir istisna halinin istisna öznesi olarak tanık Agamben’in homo sacer (kutsal insan) ve herhangi varolan kavramlarıyla benzerlik göstermektedir. Her iki kavram da tıpkı tanık gibi ikircikli doğaya sahiptir ve hepsinde ortak olan kavramların belirlenemez olmasıdır. Çünkü tanık, hayal edilemeyecek kadar kötü olanın gerçeklikte yeniden kurulamamasıdır. Bundan ötürü tanıklıkta her şey askıya alınmaktadır. O hem içeride olanların bir temsilidir hem de dışarıda konuşma üzerinden gerçek – doğruluk ilişkisini açığa çıkarandır. Bu durum tanığı içerisi ve dışarısı arasında eşik konumuna sokmaktadır. Tanığın paradoksal doğası onun varlığını daha tartışılır kılmakta ve onu doğrudan konuşma ile ilişkilendirmektedir. Konuşma ile tanık saf varoluş kategorisine girmektedir. Söylenmemiş olan ile söylenmiş olan arasındaki eşiğin temsili olarak tanık sorumluluk kavramı ile de doğrudan ilişkilidir. Bu da tanık üzerinden sorumluluğun hem etik hem de hukuksal olarak tartışılmasını olanaklı kılmaktadır. Belirlenmesinin olanaksızlığı içindeki tanık sadece dile ait olan bir özne olarak varolur. Ölüm-yaşam, var olmak – var olmamak arasındaki ilişkinin tanık üzerinden temsili onu saf dilsellik zemininde düşünülmesine neden olmaktadır. Sadece dilsel olarak varolan ve kendini gerçekleştiren tanık konuşamayanları temsil ettiği için henüz söylenmemiş olanların olanaklılığına da sahiptir. Bu makalede tanık kavramı başka, ben-başka arasındaki simetrik ve asimetrik ilişki, Muselmann, konuşma ve sözce kavramları ile yeniden düşünülmekte ve tartışılmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 12, 2021 |
Submission Date | April 13, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 7 |
“Journal of Social and Cultural Studies” (J-SCS) is published in Turkish and English. “Journal of Social and Cultural Studies” (J-SCS) is published only in electronic form through its website and adopts open access policy. The journal is published twice a year, in June and December. No fees are charged for publications, no fees are paid to the editors, the editorial board and the referees and their owners. It is accepted that the authors who submit articles to the contact address for publication in the journal should read and acknowledge this copyright statement.
“Journal of Social and Cultural Studies” is open to the work of all researchers who have the title “PhD” or “PhD student”. It is not obligatory that the second, third and fourth authors of the article have the title “PhD” or “PhD student”. An article should has been written by max. four authors. The articles prepared in accordance with the writing rules are presented to the referee for review after they have passed the editorial review. The reviewer may ask for a correction to the article, directly refuse or accept it. For the articles declined as a result of the reviewer evaluation, a second reviewer may be requested by the author, If the editors’ board finds that the request is appropriate, the article will be sent to a second reviewer.
The articles previously published in another publication or in the evaluation stage by another publication are not accepted into “Journal of Social and Cultural Studies” publication process. All the ethical and legal responsibilities related to the published articles belong to the authors.