Nasihatnameler, insanlara iyiyi, doğruyu, güzel tutum ve davranışları öğreterek erdemli ve ahlaklı olmaları için yol gösteren eserlerdir. Bu tür eserler genellikle kaynağını Kur’an ve hadis gibi dinî kaynaklardan alır. Müellifleri bu konuda eser yazmaya sevk eden şey İslam dininin nasihat dini olduğunu vurgulayan ayet ve hadislerdir. Edebiyatımızda nasihatnameler Farsçadan yapılan çeviriler yoluyla gelişme göstermiştir. İlk nasihatname Türk edebiyatında 11. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanır. 13. yüzyılda ise gelişmeye başlar. 16. yüzyıldan sonra bu eserlerin sayısı artarak devam eder. Türk edebiyatında nasihatnameleriyle tanınan müelliflerden biri de 18. yüzyılda yaşayan Mustafa Safî Efendi’dir. Safî’nin Gülşen-i Pend isimli uzun bir nasihatnamesi vardır. Bunun yanında terci-i bent şeklinde yazdığı kısa bir nasihatnamesi de bulunmaktadır. Bu makalede bu eser ahlakî ve dinî değerler açısından incelendi. Nasihatname-i Safî isimli eserde dürüstlük, tevazu, hayırseverlik, diline sahip olmak, kanaat, merhamet, adalet, cömertlik, ağırbaşlı olmak, yumuşak başlı olmak, gönül yapmak, iyi geçimli olmak, ilim için çalışmak gibi değerler işlenmiştir. Bunların yanında dinî değerler de yoğun olarak kullanılmıştır. Bu makalede değerler konularına göre sınıflandırılarak ele alınmıştır. Sınıflandırma yapılırken birbirine yakın değerler ve birbirinin zıddı olan değerler aynı başlık altına alınmıştır. Çünkü bunların vermek istedikleri mesajlar benzerdir. Her başlığın altında ya da paragraflarda ilgili değere Safî’nin yaklaşımı beyitlerden yola çıkılarak anlatıldı.
Bu makale için herhangi bir etik beyana gerek yoktur.
Nasîhatnâme is a type of work that guides people to be virtuous and moral by teaching them the good, the right, positive attitudes, and behaviours. Such works generally take their source from religious sources such as the Quran and hadith. What prompted the authors to write works on this subject are the verses and hadiths that emphasize that Islam is a religion of advice. In our literature, nasîhatnâme developed through translations from Persian. The first nasîhatnâme began to be seen in Turkish literature from the 11th century onwards. In the 13th century, it begins to develop. The number of these works continued to increase after the 16th century. One of the authors known for his nasîhatnâme in Turkish literature is Mustafa Safi Efendi, who lived in the 18th century. Safi has a long nasîhatnâme titled “Gülşen-i Pend”. In addition, he also has a short nasîhatnâme written in the form of terci-i bent. In this article, this work is examined in terms of moral and religious values. In the work titled Nasihatname-i Safî, values such as honesty, modesty, philanthropy, holding one's tongue, opinion, mercy, justice, generosity, dignity, good-temperedness, coaxing, getting along well, and working for knowledge were discussed. In addition to these, religious values were also used extensively. In this article, values are categorised according to their subjects. While categorising, values that are close to each other and values that are opposite to each other are included under the same heading. Because the messages intended to be delivered by these are similar. Under each heading or in paragraphs, Safi's approach to the relevant value was explained based on couplets.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk İslam Edebiyatı |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2024 |
Gönderilme Tarihi | 25 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 12 |