Bu makalede, Türkiye’de akademik bir çalışma alanı olarak kurumsallaşması öncesinde iletişimin doğrudan bir araştırma ve inceleme konusu olarak Türk sosyolojisinde ne ölçüde ve nasıl bir ilgi gördüğü üzerinde durulmuştur. İletişim alanına ilişkin ilk sosyolojik yaklaşımlar, modernleşen bir toplumda gittikçe önem kazanan kitle iletişiminin toplumsal dünyadaki işlevini kavrama ihtiyacından doğmuştur. Bu yaklaşımlar, Batı dışı toplumlar statüsünde olan bir ülkenin kendine özgü modernleşme sürecinde iletişiminin edindiği yerle, kazandığı önem ve oynadığı rolle şekillenmiş ve yine aynı modernleşme deneyiminin ürünü olan kendine özgü düşünce birikimiyle değerlendirilmiştir. Modernleşmeyi Batılılaşma şeklinde yaşayan “az gelişmiş” ya da “gelişmekte olan” statüsünde bir ülke olarak Türkiye’de teknoloji “kalkınma” hamlesi olarak görülmüş, kitle iletişim teknolojilerinin gelişip yaygınlaşması da bu çerçevede düşünülmüştür. İletişimin akademik kurumsallaşması öncesinde bu alanla doğrudan ilgili çalışmalar yapmış olan Hilmi Ziya Ülken ve Cavit Orhan Tütengil, bu hususta ideal örneklerdir. Ülken ve Tütengil, söz konusu çalışmalarında iletişim alanının gelişimiyle toplumsal gelişme arasında doğru orantı kurmuşlardır. Her iki sosyoloğumuzun iletişime yaklaşımlarında toplumsal gelişme ve kalkınmaya bağlı bir teknolojik iyimserlik belirgin biçimde gözlenmektedir. Bu bakımdan, Ülken ve Tütengil’in iletişime yaklaşımının Batı kültür çevresindeki ana akım çalışmalarla tutarlı olduğu da söylenebilmektedir.
Yok
This article investigates how and to what degree communication emerged as a subject of inquiry in Turkish sociology before its formal establishment as an independent academic field in Turkey. The first sociological approach to communication emerged from the need to comprehend the function of mass communication in the social world, which was becoming increasingly important in a modernizing society. These approaches were influenced by the specific context, significance, and role of communication in the unique modernization process of a non-Western country. They were assessed based on the distinctive body of thought that emerged from that same modernization experience.As an 'underdeveloped' or 'developing' country experiencing modernization in the form of Westernization, Turkey has seen technology as a 'development' move, and the development and spread of mass communication technologies have been considered within this framework. Hilmi Ziya Ülken and Cavit Orhan Tütengil were exemplary figures who worked directly in mass communication before its academic institutionalization. Ülken and Tütengil found a direct relationship between the advancement of communication and social development in their studies. Both sociologists exhibit an apparent technological optimism rooted in social progress in their approaches to communication. Consequently, it can be argued that Ülken and Tütengil's perspectives on communication align with mainstream studies in the Western cultural context.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Journalism, Radio-Television |
| Journal Section | Research Articles |
| Authors | |
| Publication Date | June 27, 2025 |
| Submission Date | March 6, 2025 |
| Acceptance Date | June 14, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Issue: 14 |

This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.