The Attributes of The God Qadīm Hādith Kadîm Hâdis. İlâhî Sıfatlar Kadîm Hâdis Hādith
Kelâm ilminin kuşkusuz en önemli konusu, ulûhiyet meselesidir. Teolojik bir sistemde tanrının varlığını kabulden daha önemli olan husus, onun sıfat ve niteliklerinin nasıl anlaşılacağıdır. Doğru bir tanrı anlayışı sadece mâkul bir din anlayışı için değil, aynı zamanda medeniyetlerin varlığını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi için de oldukça önemlidir.
Allah’ın sıfatlarıyla ilgili ilk tartışmalar, her ne kadar haberî sıfatlar konusuyla başlamış olsa da Allah’ın isim ve sıfatları konusundaki temel ilkeler, tanrısal sıfatlardan hangilerinin fiilî olup olmadığıyla ilişkilidir; çünkü bu tartışmalarda sadece Allah’ın hangi niteliklerinin ezelî olduğu değil, aynı zamanda O’nun varlıkla olan etkileşimine konu olan fiillerin nasıl anlaşılması gerektiği de konuşulmaya başlamıştır. Müslüman düşüncesinde, dinî konuların yorumlanmasında naklin yanı sıra akla da önem veren bilginler arasında olan İmam Mâtürîdî’nin özel bir yeri vardır. O, yaşadığı bölgede etkin olan düalist karakterli dinlerin tanrı anlayışıyla mücadele etmiş ve çift tanrı anlayışının yanlışlığını rasyonel delillerle ortaya koymaya çalışmıştır.
İlâhî sıfatların kadîm-hâdis olarak tasnifinde selef, ayrım yapmaksızın tüm ilâhî sıfatları Allah’ın zâtıyla aynı ve kadîm kabul eder. Mu‘tezile, değişik yaklaşımlar olmakla beraber genel olarak Allah’ın sadece zâtının kadîm olduğu, sıfatlarının ise hâdis olduğu kanaatindedir. Eş`arîlik, ilâhî sıfatların zâtî ve fiilî olarak iki çeşidi olduğunu ve bunlardan zâtî olanların zâtıyla kadîm, fiilî olanlarının ise zâtı dışında hâdis olduğunu söyler. Mâtürîdîlik, ilâhî sıfat konusunda sünnî görüşleri savunurken, tekvîn sıfatı gibi subûtî sıfatlardan bazıları konusunda farklı tutumlar sergileyebilmiştir. Mâtürîdî’nin bu tarz bir tutum sergilemesinde onun kadîm ve hâdis olarak sıfatların nasıl anlaşılması gerektiğiyle ilgili görüşlerinin etkili olduğu görülmektedir. O, sıfatların zâtî ve fiilî olarak ayrımını sadece dilde mümkün görmekte; ancak gerçekte her ikisini de aynı kabul etmektedir. Buna göre fiilî sıfatlar da dâhil tüm ilâhî sıfatlar, Allah’ın zâtıyla aynı ve kadîm olduklarından sonradan olmaları düşünülemez.
Çalışma, Allah’ın zâtî ve fiilî sıfatlarıyla sınırlı tutulmuş olup sıfatların kadîm veya hâdis nitelikler olduklarına ilişkin değerlendirmeler, ağırlıklı olarak kelâm sıfatı üzerinden ele alınmıştır. Bu bağlamda Mâtürîdî’nin kadîm-hâdis ayrımına dair fikirlerini yansıtan araştırma, tümevarım yöntemi kullanılarak zâtî ve fiilî sıfatlar hakkında genel bir analiz denemesi olarak görülmelidir.
Undoubtedly, the most important subject of the science of kalām is the issue of divinity. More important than accepting the existence of god in a theological system is how to understand his attributes and qualities. A correct understanding of god is very important not only for a reasonable understanding of religion, but also for the survival of civilizations in a healthy way.
Although the first discussions about the attributes of the God started with the subject of khabar attributes, the basic principles about the names and the attributes of the God are related to which of the divine attributes are actual or not. Because in these discussions, it has been started to be discussed not only which qualities of Allah are eternal, but also how the actions that are the subject of His interaction with existence should be understood. Imam Māturidi has a special place in Muslim thought, who is among the scholars who attach importance to the mind as well as the narration in the interpretation of religious subjects. He struggled with the dualist understanding of religions with dualist character in the region where he lived and tried to reveal the falsity of double god concept with rational evidence.
In the classification of the attributes of the God in the context of qadīm-hādith, Salaf, accepts all divine attributes as the same and qadīm as the God's essence. Although there are different approaches, Muʿtazila is of the opinion that only god's essence is eternal and his attributes are hādith. Ashʿariyya says that there are two types of divine attributes, intrinsic and actual, and that the intrinsic ones are eternal, and the actual ones are hādith outside of the person. While Māturīdiyya defended the views of Sunnī on the subject of the attributes of the God, he was able to display different attitudes about some of the subūtî attributes such as the attribute of takwîn. It is seen that Māturīdī's views on how to understand the adjectives as qadīm and hādith are effective in displaying such an attitude. He sees the distinction of attributes as intrinsic and actual only possible in language; but in reality it accepts both as the same. Accordingly, since all divine attributes, including actual attributes, are the same and ancient as the God's essence, they cannot be thought of as being later.
The study has been limited to the personal and actual parts of the attributes of the god, and evaluations that adjectives are qadīm or hadis qualities have been dealt with mainly on the attribute kalām. In this context, the research, as an element that reflects Māturîdî's ideas about qadīm-hādith distinction, should be seen as a general analysis attempt about the personal and actual attributes by using the inductive method.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2022 |
Kabul Tarihi | 15 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Kocaeli İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Kocaeli Journal of Theology is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International Licence.