Bütün toplumlar; bünyelerinde bazı etnik, dini, kültürel farklılıklar olan gruplar barındırmaktadır. Bu grupların birbirleriyle birlikte yaşama iradesini gösterip sosyal bütünleşmeyi gerçekleştirmesi gerekir. Sosyal bütünleşmeyi sağlayan pek çok unsur gibi din de önemli bir etkendir. Türklerin İslamiyet’i kabulünden itibaren, İslam’ı anlama ve yorumlamada iki ana akım oluşmuştur: Alevilik ve Sünnilik. Alevi ve Sünniler, bu topraklarda uzun yıllardır birlikte, barış ve huzur içinde yaşamaktadır. Bu makalede, Afyon ili, Emirdağ ilçesi, Karacalar köyü örneğinden hareketle, Alevi-Sünni bütünleşmesinin, birlikte yaşama kültürünün nasıl mümkün olduğu irdelenmekte; sevgi, kardeşlik ve hoşgörü temelinde karşılıklı saygı içerisinde yaşamanın olabilirliği ele alınmaktadır. Toplumların geleceği, o toplumun aynı idealler etrafında bütünleşerek birlik ve beraberliğini sağlamasıyla mümkün görülmektedir. Bu bağlamda, tüm ülke için örneklik teşkil edebilecek bir sosyal bütünleşme örneği, Karacalar köyünde bulunmaktadır. Sosyal bilimlerde nitel araştırma yaparken birer teknik olarak kullanılan ”kaynak tarama”, “doküman inceleme”, “derinlemesine mülakat” ve “katılımlı-katılımsız gözlem” gibi teknikler bu araştırma bağlamında Karacalar köyünde kullanılmıştır. Karacalar köyünün kendine özgü bazı özellikleri bulunmaktadır. Ülkemizin birçok bölgesinde olduğu gibi, Karacalar köyünde de Alevi ve Sünni yurttaşlar birlikte yaşamaktadır. Fakat Karacalar köyünün diğerlerinden farkı, orada yaşayan Alevi yurttaşların Kadiri tarikatına bağlı olmalarıdır. Bir diğer dikkat çekici özellik ise, Karacalar köyünde cami ile Alevilerin ibadetlerini yaptığı mekânın aynı olmasıdır. Karacalar köyündeki Aleviler, camide yapılan bütün ibadetlerin yanı sıra, tarikatın zikirlerini de camide yapmaktadır. Bu durum, normal şartlarda pek gözlenen bir durum değildir. Din, kapsamı gereği, önce bireysel olarak kişilerin inanç dünyasını oluşturur; aynı zamanda bunun zorunlu bir sonucu olarak toplumsal hayatı etkilemektedir. Kendi bağlıları arasında birlik ve beraberlik sağlamakta, onları birbirine yaklaştırmakta, dini alan dışında kalan konularda bile onları belirli müşterek tavırlara götürmektedir. Din, bazen toplumda sosyal bütünleşmeyi sağlarken bazen de farklılaşmalara neden olmaktadır. İslam dini, kendi mensuplarını kardeş kabul etmiş; müntesiplerini sevgi ve kardeşlik etrafında birleşmeye çağırmıştır. Özünde bir farklılık olmamasına rağmen, dünyanın çeşitli coğrafyalarında İslam’ı anlama, yorumlama ve uygulama biçimlerinde belirli farklılıklar görülmektedir. Türkiye toplumunun ana çatışma alanlarından biri olarak kabul edilen Alevi-Sünni karşıtlığının, beklenenin tersine Emirdağ ilçesi, Karacalar köyünde birliktelik içinde hayatiyet bulduğu görülmektedir. Karacalar köyünde yaşayan Alevi ve Sünni yapıların her ikisinde de, İslam’ın temel inanç esasları konusunda önemli farklılıklar gözlemlenmemiştir. Buna rağmen, inanç ve ibadet biçimlerinde, değerler ve normlarda bazı küçük farklılıklar oluşmuştur. Karacalar köyünde tezahür eden farklılaşmalar; Sünniler Hanefi mezhebinde, Alevilerde de Alevi Yolu ve Erkânı denilen bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Karacalar köyünde yapılan görüşmelerde Aleviliğin mezhep veya tarikat olmadığı, Hazreti Peygamber ve Ehlibeyt yolunda gerçek İslam olduğu belirtilmektedir. Köyde yaşayan her iki kesim de, İslam’ı farklı yorumladıklarının farkındadır. Sünni yurttaşlar; Alevileri ibadetler konusunda ihmalkâr davranmakla, gerçek İslam’ı bilmemekle itham ederken, Alevi yurttaşlar da Sünnilerin katı kurallara uyduklarını, İslam’ın hoşgörü ve sevgi iklimini ihmal ettiklerini düşünmektedir. Bununla birlikte her grup; ötekini hoşgörü, sevgi ve kardeşlikle kabul edip varlıklarını uyum içinde devam ettirmektedir. Aynı dine mensup olan ve bu dinin temel kaynaklarını kabul eden inananların aralarındaki farklılaşmaları, ayrışma ve çatışmaya dönüştürmek ne dinin tevhid inanışıyla bağdaşır ne de toplumsal yapımız için bir fayda verir. Aleviliği ve Sünniliği değerlendirirken mezhepler üstü bir anlayışla bakarak sosyal bütünleşmeye katkı sağlamak mümkündür. Sosyal bütünleşme; farklılaşmış grup ve toplulukların kimliklerini tanımakla, varlıklarını sürdürebilmeleri için birbirlerine hoşgörülü yaklaşmakla sağlanabilir. Sosyal bütünleşme şartları; asimilasyon düşüncesiyle değil, farklılıklara saygı duymakla oluşabilir. Bu iki büyük topluluğun birlikte yaşamasının koşulları oluşturulmalı, bu alanda yapılacak araştırma ve çalışmalarla desteklenmelidir. Birbirleri hakkında doğru bilgilerle hüküm verip farklılıkların sosyal ve kültürel bir zenginlik olduğu benimsenmeli, hukuk ve saygı çerçevesinde bir yaşam inşa edilmelidir.
All societies contain groups with some ethnic, religious and cultural differences. These groups must show the will to live together with each other and realize social integration. Religion is an important factor as well as many factors that ensure social integration. Since the Turks' acceptance of Islam, two main trends have emerged in understanding and interpreting Islam: Alevism and Sunnism. Alevis and Sunnis have been living together in peace and tranquility in these lands for many years. In this article, based on the example of Karacalar village in Afyon province, Emirdağ district, it is examined how the Alevi-Sunni integration and the culture of living together is possible; the possibility of living in mutual respect on the basis of love, brotherhood and tolerance is discussed. The future of societies is seen as possible if that society integrates around the same ideals and provides unity and solidarity. In this context, an example of social integration that can serve as an example for the whole country is in the village of Karacalar. Techniques such as "resource scanning", "document review", "in-depth interview" and "participated and unattended observation", which are used as techniques in qualitative research in social sciences, were used in Karacalar village in the context of this research. Karacalar village has some unique features. As in many regions of our country, Alevi and Sunni citizens live together in Karacalar village. But the difference of Karacalar village from others is that the Alevi citizens living there belong to the Qadiri sect. Another remarkable feature is that the mosque in Karacalar village is the same as the place where Alevis worship. Alevis in the village of Karacalar, in addition to all the prayers in the mosque, also perform the dhikr of the order. This is not a common situation under normal conditions. Due to its scope, religion first creates the belief world of individuals; at the same time, it affects social life as a necessary consequence. It provides unity and solidarity among its adherents, brings them closer to each other, and leads them to certain common attitudes even in matters outside the religious field. While religion sometimes provides social integration in society, it sometimes causes differentiation. The religion of Islam accepted its members as brothers; and Islam called its followers to unite around love and brotherhood. Although there is no fundamental difference, there are certain differences in the ways of understanding, interpreting and applying Islam in various geographies of the world. Contrary to expectations, it is seen that the Alevi-Sunni opposition, which is considered as one of the main conflict areas of Turkish society, comes to life in unity in Karacalar village of Emirdağ district. No significant differences were observed in terms of the basic belief principles of Islam in both Alevi and Sunni structures living in Karacalar village. Despite this, there have been some minor differences in beliefs and forms of worship, values and norms. The differentiations manifested in Karacalar village; it appears in Sunnis in the Hanafi sect, and in Alevis in a form called Alevi Way and Erkan. In the interviews held in the village of Karacalar, it is stated that Alevism is not a sect or a cult, but is true Islam on the path of the Prophet and Ehlibeyt. Both groups living in the village are aware that they interpret Islam differently. Sunni citizens; While accusing Alevis of being negligent about worship and not knowing the real Islam, Alevi citizens also think that Sunnis follow strict rules and neglect the climate of tolerance and love in Islam. However, each group; they accept the other with tolerance, love and brotherhood and continue their existence in harmony. Transforming the differences between believers who belong to the same religion and accept the basic sources of the same religion into separation and conflict is neither compatible with the monotheistic belief of the religion nor does it benefit our social structure. While evaluating Alevism and Sunnism, it is possible to contribute to social integration by looking at it with a supra-denominational understanding. Social integration; It can be achieved by recognizing the identities of differentiated groups and communities and by approaching each other tolerantly in order to maintain their existence. Social integration conditions; It can be formed not with the thought of assimilation, but with respect for differences. The conditions for the coexistence of these two large communities should be created and supported by research and studies in this area. A life should be built within the framework of law and respect, and it should be accepted that differences are social and cultural richness, by judging each other with correct information
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Regional Studies, Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2021 |
Submission Date | February 26, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |