The Fratricide (The Execution of shahzadeh /prince) is one of the most dramatic and most con-troversial issues in Ottoman history. Throughout history, many Turkish states have been weak-ened and some of them have been destroyed due to throne strug-gles. During these struggles, the army was worn out and many soldiers were lost. Sul-tan Mehmed, the Conqueror, had to take precautions for his period because similar problems were experienced during the first years of the Ottoman State. With the fa-mous Organisation Law (Teşkilat Kanunnamesi) legalized by the Conqueror, "The Fratricide is acceptable for the World Order." From Sultan Mehmed's period to the reign of Sultan Ahmed I, almost every sultan applied this painful prescription "for the sur-vival of the state". During this period, 61 princes were killed, 22 of them were mur-dered be-cause of their rebellion; but others were killed just based on this law. There-fore, the weakening of the state was prevented as a result of the struggles for the throne and the lives of many inno-cent people who would die in these struggles were saved. Dîvân poets have expressed their viewpoints by writing poems on almost eve-ry subject, and they have expressed their opinions about events or persons with their praises or satires. However, they preferred to remain silent in the face of this difficult situation for the continuity of the state. It must have been unpleasant to examine this issue, which is very difficult for the dynasty. On the other hand, it requires courage to comment on the subject that the scholars permitted and the sultan gave a royal de-cree. These hesitations of the artists who could perform their arts with the rewards and patron-age of the state officials, especially the sultans, were reasonable. The biggest exception to this silence is the execution of Shahzadeh Mustafa. The murder of the young shahzadeh in 1553 by order of Sultan Suleiman the Magnificent was met with great sorrow by the people and the sol-diers. As a result of this sad event that happened during Kanûnî's Nakhchivan military expedi-tion the Army revolt. The discharge of Rüstem Pasha, who was considered as the perpetrator of the incident, soothed the soldiers. However, the pain of murder of the shahzadeh loved by the Janissaries and accepted as the heir of the Kanûnî, was not forgotten for many years. As a sign of this sadness, many dirges were written by poets. Immediately after the execution, Taşlıcalı Yahya wrote his famous elegy. This poem, which is the most famous of the elegies that were written for Shahzadeh Mustafa, contains very harsh criticisms about the Kanûnî, Hürrem Sultan and Grand Vizier Rüstem Pasha. When the sultan did not punish Taşlıcalı Yahya, other elegies were also written for Shahza-deh Mustafa by other poets. In this study, three dirges that were written for Shahza-deh Mustafa by Sirâcî who was one of the 16th-century poets, will be ana-lyzed. Six-teen dirges, written for the dead shahzadeh, have been identified in various studies until today. With these three elegies belong to Siracî, this number will reach nineteen elegies. The aim of this study should not be seen only as revealing the number of elegies written for Shahzadeh Mustafa. Because these dirges are both literary poems and historical documents that reflect the opinion of the people on this very important and very sad event in Ottoman history. Besides, in this study, it will be discussed that why the execution of the Shahzadeh Mustafa created that many reactions among the people, soldiers, and poets based on the poems of Sirâcî.
Turkish-Islamic Literature The Fratricide Dirge Sirâcî Shahzadeh Mustafa Suleiman The Magnificent
Şehzade katli, Osmanlı tarihinin en dramatik ve en çok tartışılagelmiş konularından biridir. Tarih boyunca taht kavgaları birçok Türk devletinin zayıf düşmesine hatta bazılarının yıkılma-sına sebep olmuştur. Bu mücadelelerde ordu da yıpranmış, nice asker kaybedilmiştir. Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında da benzer sorunlar yaşanması Fatih Sultan Mehmed’i tedbir al-maya sevk etmiştir. Onun çıkarttığı meşhur “Teşkilat Kanunnamesi” ile birlikte “Nizam-ı âlem için kardeş katli münasip” görülmüştür. Bu tarihten sonra I. Ahmed dönemine kadar “devletin bekası için” neredeyse her padişah bu acı reçeteyi uygulamıştır. Bu süreçte 61 şehzade katli gerçekleşmiştir. 22 şehzade bilfiil isyan ettiği için katledilirken diğerleri mezkûr kanunnâmeye dayanılarak öldürülmüştür. Böylece taht mücadeleleri ile devletin zayıflaması engellenmiş ve bu mücadelelerde ölecek olan birçok masumun hayatı da kurtulmuştur. Dîvân şairleri, hemen hemen her konuda manzumeler yazarak fikir belirtmiş, övgü yahut yergileri ile olaylar veya kişiler hakkında re’yini ortaya koymuştur. Ancak şuarâ, devletin bekası ve nizam-ı âlem için katlanılan kardeş katli gibi bir trajedi karşısında sessiz kalmayı tercih etmiştir. Zira hanedan ailesi için hayli müşkil olan kardeş katli meselesini irdelemek hoş görülmemiş olsa gerektir. Öte yandan ulemânın cevaz verdiği, sultanın da ferman buyurduğu bir konuda yorum yapmak cesaret isteyen bir durumdur. Başta padişahlar olmak üzere devlet erkânının taltif ve himayeleri ile sanatlarını icra edebilen sanatkârların bu çekinceleri de aslında son derece makuldür. Kardeş katli karşısında şairlerin sessizliğinin en büyük istisnası ise Şehzade Mustafa’nın katlidir. 1553 yılında Kanûnî Sultan Süleyman’ın emri ile genç şehzadenin öldürülmesi, halk ve asker tarafın-dan büyük bir üzüntüyle karşılanmıştır. Kanûnî’nin Nahçivan seferi sırasında vuku bulan bu elim olay askerlerin ayaklanmasına sebep olmuştur. Olayın fâili olarak kabul edilen Rüstem Paşa’nın azledilmesi askerleri teskin etse de Yeniçeriler tarafından çok sevilen ve Kanûnî’den sonra tahta geçmesi beklenen maktul şehzadenin acısı tazeliğini uzun yıllar korumuştur. Bu üzüntünün bir yansıması olarak şairler de birçok mersiye kaleme almıştır. İdamın hemen ar-dından ilk olarak Taşlıcalı Yahya meşhur mersiyesini yazmıştır. Şehzade Mustafa’ya yazılan mersiyeler içinde en meşhuru olan bu manzume padişah, Hürrem Sultan ve Veziriazam Rüstem Paşa ile ilgili çok sert eleştiriler içermektedir. Belki son derece sanatkârane bir şekilde bu eleş-tirileri söz oyunlarıyla gizlediği için belki de padişahın şairlere karşı toleranslı tutumu netice-sinde şair idam yahut sürgün edilmemiştir. Çok sonraları Rüstem Paşa yeniden veziriazam olunca kendisini sürgün etmiştir. Padişahın, Taşlıcalı Yahya’ya herhangi bir yaptırımda bulun-maması, diğer şairlerin daha rahat hareket etmesine vesile olmuş, Şehzade Mustafa için başka mersiyeler de kaleme alınmıştır. Bu çalışmada, 16. yüzyıl şairlerinden Sirâcî tarafından Şehzade Mustafa için kaleme alınan üç mersiye incelenecektir. Günümüze kadar yapılan çeşitli çalışma-larda, maktul şehzade için kaleme alınan mersiyelerden on altı tanesi tespit edilebilmiştir. Ça-lışmamızda mercek altına alınan Sirâcî’ye ait üç mersiye ile bu sayı on dokuza ulaşmıştır. Ama-cımız sadece Şehzade Mustafa’ya yazılan mersiyelerin çokluğunu ortaya koymak olarak görül-memelidir. Zira mersiyelerde ölen kişinin fiziki ve rûhî vasıflarının yanı sıra yazıldıkları dö-nemle ilgili pek çok mühim ipucu da yer alabilir. Dolayısıyla Şehzade Mustafa’ya yazılan mer-siyeler edebî birer manzume olmanın dışında, Osmanlı tarihinde oldukça mühim bir o kadar da elim bu hadise karşısında reâyânın bakış açısını aksettiren birer tarihî vesika niteliğindedir. Ayrıca, çalışmamızda Sirâcî’nin Şehzade Mustafa’ya yazdığı şiirlerden hareketle, şehzadenin katlinin halk, askerler ve şairler arasında neden bu denli yankı uyandırdığı da tartışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Creative Arts and Writing |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2021 |
Submission Date | March 8, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |