This paper explores the intricate theoretical interconnections between “everyday life” and “public space” through the lens of critical theory. Drawing from seminal works from theory, it argues that public spaces are shaped by everyday activities and, reciprocally, exert a profound impact on how people experience daily existence. The relationship between everyday life and public space is multifaceted, encompassing routines, temporalities, and social practices. Understanding the theoretical connections between the notions of “everyday life” and “public space” is crucial for designing spaces responsive to individuals' needs and behaviors. This paper argues that for designing socially sustainable and vibrant public spaces, it is crucial to acknowledge and navigate the theoretical connections between “everyday life” and “public space.” This conceptual dialogue not only reveals emancipative practices, but also includes the design of environments responsive to diverse individual needs. By recognizing the potential for resistance mechanisms, creativity, and meaningful social interactions in everyday life, architects and designers can contribute to the transformation and empowerment of individuals within the public sphere.
Bu makale, “gündelik hayat” ve “kamusal alan” arasındaki karmaşık teorik bağlantıları eleştirel teori merceğinden incelemektedir. Kuramdaki ufuk açıcı çalışmalardan yararlanarak, kamusal alanların gündelik faaliyetler tarafından şekillendirildiğini ve karşılıklı olarak insanların gündelik varoluşu nasıl deneyimledikleri üzerinde derin bir etki yarattığını savunmaktadır. Gündelik hayat ile kamusal alan arasındaki ilişki, rutinleri, zamansallıkları ve sosyal pratikleri kapsayan çok yönlü bir ilişkidir. "Gündelik hayat" ve "kamusal alan" kavramları arasındaki teorik bağlantıları anlamak, bireylerin ihtiyaçlarına ve davranışlarına yanıt veren mekânlar tasarlamak için çok önemlidir. Bu makale, sosyal açıdan sürdürülebilir ve canlı kamusal alanlar tasarlarken, "gündelik hayat" ve "kamusal alan" arasındaki teorik bağlantıları anlamanın ve bu bağlantılar arasında ilişkiler kurmanın önemini savunmaktadır. Bu kavramsal diyalog sadece özgürleştirici pratikleri ortaya çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda farklı bireysel ihtiyaçlara yanıt veren ortamların tasarımını da içerir. Mimarlar ve tasarımcılar, gündelik hayat içindeki direniş mekanizmaları, yaratıcılık ve anlamlı sosyal etkileşim potansiyellerinin farkına vararak, kamusal alanda bireylerin dönüşümüne ve güçlenmesine katkıda bulunabilirler.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Architectural History, Theory and Criticism |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 29, 2023 |
Submission Date | December 2, 2023 |
Acceptance Date | December 20, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 2 Issue: 2 |