Osmanlı Devleti’nde çok çeşitli alanlarda kullanılan tuz stratejik bir madde olarak üretim, dağıtım, depolama ve tüketim aşamalarında daima devletin sıkı kontrolü altında tutulmuştur. Ayrıca yüksek gelir getiren ekonomik bir ünite olarak mukataa şeklinde örgütlenmiş ve iltizama verilmiştir. İmparatorluk genelinde her tuzlanın kendisine ait “örü” denilen bir istihsal ve ticaret alanı oluşturulmuş ve buralara dışarıdan her türlü müdahaleler önlenmeye çalışılmıştır. İnöz ve Kavak Memlaha Mukataası için de Gelibolu, Şehirköy, İnecik, İpsala, Keşan, Malkara, Tekirdağ, Hayrabolu, Ereğli, Silivri, Vize, Tire, Çorlu, Bergos, Pınarhisar, Baba-i Atik, Havass-ı Mahmutpaşa, Cisr-i Ergene, Nefs-i Edirne ve bağlı nahiyeleri, Çirmen, Dimetoka, Ferecik, Kırkkilise, Tatarpazarı, İnöz, Kavak, Saray ve Çırpan kasabalarını içerisine alan geniş bir örü alanı oluşturulmuştur. Ayrıca tuz üretimi ile meşgul olanlara tuzcu reaya adı altında geniş vergi muafiyeti tanınarak özel bir statü tanınmıştır. Mukataa, geliri itibarıyla cesim (büyük) mukataalardan sayıldığından, birçok masraf kaynağının finansmanında kullanılmıştır. Bunlar muhasebe defterlerinde irsaliye, teslimat ve ihracat başlıkları ile kaydedilmiştir. Bunların en önemli kısmını hazineye ödenen irsaliye ödemeleri teşkil etmiştir. İnhisar yani devlet tekeli uygulamasına kadar (1862) mukataa genellikle birden fazla mültezimin uhdesinde olduğu ortaklıklar şeklinde idare edilmiştir. 19. yüzyılının başlarından itibaren mukataa giderek karlılığını kaybetmiş ve karlı bir işletme olmaktan çıkmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 1 Sayı: 1 |