One Is Not Born, But Rather Becomes, Beautiful! is a stand of respect for Simone de Beauvoir's motto which says One Is Not Born, But Rather Becomes, A Woman!; it is also a critique of masculine domination based on the idea of identicalness between femininity and beauty. This paper combines beauty with the notion of femininity which is built by cultural and social norms and emphasizes the designs attributed to the nature of the woman. It also opens up a discussion about the methods of escape the beauty that is attributed to woman nature with Beauvoir's transcendence idea and Luce Irigaray's mimicry theory. Although Beauvoir's transcendence and Irigaray's imitation method may seem different at first glance, it is actually added end to end. Basically both thoughts centered on the equality of women and men, and both desired that the woman reaches male-specific transcendence. Transcendence, which is seen as the ultimate solution to be reached in Beauvoir, is not sufficient alone in Irigaray. As a matter of fact, Irigaray argues that the gender equality in question will be achieved through a transformation that will take place through language. The mimetic method is a must for linguistic transformation. This radical method suggested by Irigaray leads women to conquer the castle from inside by creating a reflection of the male dominant view. In addition to the suspence regarding the method's implemantation, transformation of beauty into a new masculine yoke for the transcendental woman leaves the methods discussed in terms of gender equality effectless. This research explores the methods of getting rid of this concept of beauty that imbues women through emphasizing that beauty attributed to the woman after home and housework pulled the woman into a control mechanism that she could not escape, it; It also questions whether Irigaray's mimicry strategy can offer a solution to this beauty problem.
Simone de Beauvoir Luce Irigaray beauty Feminity Beatiful Gender
“Güzel Doğulmaz, Güzel Olunur!”, Simone de Beauvoir’ın birçok feminist düşünce için mottolaşmış “Kadın Doğulmaz, Kadın Olunur.” düşüncesine bir saygı duruşu; kadınlık ile güzelliğin özdeşliği fikrinden hareketle, eril tahakkümün bir eleştirisi niteliğindedir. Bu çalışma, kültürel ve toplumsal normlar tarafından inşa edilmiş kadınlık mefhumuna, güzelliği de benzer bağlamda ekleyerek, kadının doğasına atfedilmiş tasarılar üstünde durmaktadır; güzelliğin kadınlara özgüleşmiş doğasından sıyrılmanın yöntemleri üzerine bir kaygı taşımakta ve Beauvoir’ın aşkınlık düşüncesi ile Luce Irigaray’ın taklit teorisini buluşturarak bir tartışma alanı açmaktadır. Beauvoir’ın aşkınlık ve Irigaray’ın taklit yöntemi, ilk bakışta farklı gibi görünse de aslında uç uca eklenmektedir. Öyle ki kadın ve erkek eşitliğini merkezine alan her iki düşünce; öncelikli olarak kadının erkeğe özgüleştirilmiş “aşkınlığa” ulaşmasını arzulamaktadır. Beauvoir’da ulaşılacak nihai çözüm gibi görülen aşkınlık, Irigaray’da tek başına yeterli değildir. Nitekim Irigaray, söz konusu kadın-erkek eşitliğinin aslında dil yoluyla gerçekleşecek bir dönüşümle sağlanacağını savunmaktadır. Taklit yöntemi ise dilsel dönüşüm için olmazsa olmazdır. Irigaray’ın öne sürdüğü bu radikal yöntem; erkek egemen bakışın bir tür yansımasını yaratarak kadınları, kaleyi içten fethetmeye yönlendirmektedir. Söz konusu yöntemin işlerliği konusunda oluşan muammaya ek olarak güzelliğin, aşkınlık mertebesindeki kadın için yeni bir eril boyunduruğa dönüşmesi; cinsiyet eşitliği açısından tartışılan yöntemleri etkisiz bırakmaktadır. Bu çalışma; ev ve ev işlerinden sonra kadına içkinleştirilen güzelliğin kadını kamusal alana çıkmakla kurtulamadığı bir kontrol mekanizmasına çektiği düşüncesini vurgulayarak, kadını içkinleştiren bu güzellik mefhumundan kurtulabilmenin yöntemlerini araştırmaktadır; aynı zamanda Irigaray’ın taklit stratejisinin, bu güzellik sorunsalında bir çözüm yolu sunup sunamayacağını sorgulamaktadır.
Simone de Beauvoir Luce Irigaray Güzellik Kadınlık Güzel Cins
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2020 |
Gönderilme Tarihi | 17 Şubat 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 1 |
Dergide yayımlanan tüm çalışmalar, kamu ve tüzel kişilerce, gerekli atıflar verilmek koşuluyla kullanıma açık olup dergide yayımlanmış çalışmaların tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.