Uzun
asırlara yayılan tarihî gelişme boyunca Türk halkları çeşitli yazı
sistemlerinden faydalanmıştır. Günümüzde Türkler çoğunlukla Latin ya da Kiril
sistemindeki alfabeler ile yazmaktadır. Ama coğrafi ve kronolojik yönden en
geniş yayılma alanına sahip, en uzun yaşayan yazı, şüphesiz Arap alfabesi
olmuştur. Bu yazı Orta Asya’dan Baykal’a, Yakın Doğu’dan Orta İdil boylarına
kadarki düzlüklerde bin yıldan fazla süre kullanımda olmuştur. Arap harfleri
ile çeşitli Türk yazı dillerinde yüzlerce edebî, dinî, felsefî, ilmî eserler
yazılmış, binlerce kitap istinsah edilmiştir. 1961-1983 döneminden günümüze dek
Kazan Üniversitesi’nde daimî yürütülen arkeografik araştırmalar, İdil-Ural
kıyılarında, Sibir taraflarında (tam söylemek gerekirse Moskova-Ryazan
taraflarından Baykal Gölü kıyılarına kadarki mesafede) 830’dan fazla Tatar köy
ve kısmen kimi şehirlerde özel incelemeler ortaya koydu. Neticede 1000’den fazla yazma ve 2000’den çok çeşitli karakterdeki
basma kitap, ayrıca az rastlanan gazete ve dergi yazıları toplandı ve korunmak
üzere kütüphaneye teslim edildi. Eski Tatarca yazmaların Rusya’da etkili
şekilde derleme ve araştırma işi, malum olduğu üzere Kazan Üniversitesinde
oryantalistik biliminin kurulması ve gelişmesiyle ilişkilidir. Kazan
oryantalistiği daha doğrusu arkeografyanın kazanımlarında, bildiğimiz gibi Karl
Fuks, Martin Fren, İbrahim Halfin, Aleksandr Kazembek, İlya Berezin ve Yusuf
Gottwald’ların payları büyüktür. Tatar âlimlerinden de yazma mirasımızın
derlenmesi ve araştırılmasında payı olanlardan Şihabeddin Mercani, Höseyin
Feyizhanov, Kayyum Nasiri, Rızaeddin Fahreddin, Hadi Atlasi ve Seyit Vahidileri
başta anmak gerekir. Yurdumuzda meydana getirilen yazma kitapların dış
görünüşleri de belgesel kaynak önemine sahiptir. Başka Müslüman halklarından farklı
olarak Tatar yazmaları, esasen orta ve aşağı tabakanın temsilcileri tarafından
oluşturulmuştur. XVI-XIX. yüzyıllarda Tatarlarda gerçek anlamda kitap pazarı
yoktur. Tatar yazmalarının büyük çoğunluğu esasen orta ve aşağı tabakalardan
çıkan sıradan medrese talebeleri (şakird) ve
bunlardan gelişmiş maddi bakımdan orta hâlli din adamları tarafından yüzde
90 miktarda kendi ihtiyaçları için yazılmıştır. Yani Tatar yazma kitaplarının
dış görünümleri, fiziksel varlıkları da halkın maddi imkânları hakkında bilgi
vermektedir.
During the
historical development spread over long centuries, Turkic peoples benefited
from various writing systems. Today, Turks are mostly writing with alphabets in
the Latin or Cyrillic system. But the longest living writing, which has the
widest range of geographically and chronologically, has undoubtedly been the
Arabic alphabet. This article has been in use for more than a thousand years in
the plains from Central Asia to Baykal, from the Near East to the Middle Volga.
Hundreds of literary, religious, philosophical, and scientific works were
written in Arabic language and in various Turkic writing languages and
dialects, and thousands of books were copied from their original form. We have
come to a conclusion with 30 years of archaeographic research in progress: The
archaeological surveys carried out in Kazan University from 1961-1983 to the
present day revealed special investigations on the coasts of Volga-Ural, Sibir
(more precisely, from Moscow-Ryazan to the shores of Baykal Lake) more than 830
Tatar villages and partly in some cities. As a result, more than 1000
manuscripts and more than 2000 different types of printed books, hence rare
newspapers and magazines were collected and delivered to the library for
protection. Therefore, the effective collection and research work of the
ancient Tatar manuscripts in eastern languages in Russia depends on the
occurrence and rise of the Orientalist science in Kazan University. As we know,
Karl Fuks, Martin Fren, İbrahim Halfin, Aleksandr Kazembek, İlya Berezin and
Yusuf Gottwald have a big share in the achievements of Kazan orientalism, or
rather the archeography. Among the Tatar scholars, it is necessary to mention
the Shihabeddin Mardjani, Huseyn Faizhanov, Kayyum Nasiri, Rizaeddin Fahreddin,
Hadi Atlasi and Sayid Vahidis among those who have contributed to the study,
compilation and investigation of our manuscript heritage. The external
appearance of the manuscripts created in our country also has documentary
resource importance. Unlike other Muslim peoples, the Tatar manuscripts were
formed mainly by representatives of the middle and lower layers. From the 16th
to the 19th century, there is no real book market in the Tatars. The vast
majority of the Tatar manuscript was written for their own needs, by the
ordinary madrasa students (shakird)
who came from the middle and lower layers and written by, amount 90 percent,
the clergy who was economically beter than the madrasa students. In other
words, the external appearance and physical assets of the Tatar manuscripts
give information about the people's financial means.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Translations |
Authors | |
Publication Date | June 17, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 1 Issue: 2 |