Archaeology as a discipline began in the 19th century following the main moves of globalization, such as the worldwide spread of capitalism and the imperialist moves of the colonial powers. The discipline's core intellectual goals were also global, such as understanding the vast spread of material culture and the evolution of human ancestors later in the century. In the 20th century, this trend grew even greater; however, with the emergence of numerous social actors towards the end of the 20th century, this situation changed dramatically for many reasons. Archaeology has shifted from a potentially limited, Western narrative of the past to a chaotic but pluralistic study of past material culture from a variety of contradictory perspectives. This is actually a major epistemological shift from a normative, uniform, and integrative narrative to a diversity of different interpretations. The idea of glocalization has been put forward in order to clearly reveal the 'heterogenizing' aspects of globalization. In this vein, it is quite common to find proposed issues related to the "rehumanization" of archaeology and global archaeology. In this article, in the light of a number of examples, the ways in which localities were 'produced' in the ancient Near East, especially in the light of Assyrian examples in the Upper Tigris Basin, and some of their reflections on the global are examined. Our goal is to understand some of the ideas that underpin these recommendations.
Bir disiplin olarak arkeoloji, kapitalizmin dünya çapında yayılması ve sömürgeci güçlerin emperyalist hamleleri gibi küreselleşmenin ana hamlelerinin ardından 19. yüzyılda başlamıştır. Disiplinin temel entelektüel hedefleri de maddi kültürün geniş alanlara yayılmasını ve yüzyılın ilerleyen dönemlerinde insan atalarının evrimini anlamak gibi küreseldi. 20. yüzyılda bu eğilim daha da büyüdü; ancak 20. yüzyılın sonlarına doğru çok sayıda toplumsal aktörün ortaya çıkışı ile pek çok nedenden ötürü bu durum çarpıcı biçimde değişti. Arkeoloji, geçmişe ilişkin potansiyel olarak sınırlı, Batılı bir anlatıdan, çeşitli çelişkili bakış açılarından geçmiş maddi kültüre ilişkin kaotik ama çoğulcu bir çalışmaya doğru kaydı. Bu aslında normatif, tekdüze ve bütünleştirici bir anlatıdan farklı yorumların çeşitliliğine doğru büyük bir epistemolojik değişimdir. Küreselleşmenin 'heterojenleştirici' yönlerini açıkça ortaya koymak için küyerelleşme fikri ortaya atılmıştır. Bu doğrultuda arkeolojinin ve küresel arkeolojinin “yeniden insanlaştırılması” ile ilgili önerilen konuların bulunması oldukça yaygındır. Bu makalede birtakım örnekler ışığında Antik Yakın Doğu’da, özellikle de Yukarı Dicle Havzası’ndaki Asur örnekleri ışığında yerelliklerin 'üretilme' yolları ve bunun küresele olan birtakım yansımaları incelenmektedir. Amacımız bu önerileri destekleyen bazı fikirleri anlamaktır.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Old Anatolian History |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 12, 2024 |
Submission Date | March 21, 2024 |
Acceptance Date | April 25, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 72 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License