Son yıllarda, ikonik kulelere olan talebin artması, büyük şehirler arasında en seçkin dikey yapıları inşa etme konusundaki yoğun rekabet ve dünyanın en yüksek yapılarını inşa etmeye yönelik sürekli arayış, modern yüksek katlı mimarinin ön saflarını belirler hale gelmiştir. Bu yarışta, birçok dikey yapı, esasen işgal ettikleri arazinin finansal değerini maksimize etmeyi amaçlayan, arazinin dikey uzantıları haline gelmiştir. Ancak, bu yaklaşım genellikle dünya genelinde, büyük ölçüde birbirinden bağımsız mimari uygulamaların ürünleri olan, ilham vermeyen ve tek tip kulelerin çoğalmasına neden olmuştur. Yaklaşık 150 yıllık yeniliğe rağmen, yüksek katlı binaların mimari tasarımı, özellikle kentsel entegrasyon ve yapısal tasarım açısından henüz istenen ilerlemeyi tam olarak sağlayamamıştır. Bu çalışmada, yazarlar çağdaş yüksek katlı tipolojiler için, özellikle hibrit yapılar olmak üzere, bir sınıflandırma sistemi önermektedir. Çalışma, mekânsal kalitenin ve yapısal tasarımın entegrasyonunun önemini vurgulayarak, mimarların yapıyı mimarinin temel bir unsuru olarak görmesi konusunda farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır. Yapısal hibritler, standart tasarımların sınırlılıklarını aşmak, dinamik ve bağlamsal olarak zenginleştirilmiş mekanlar yaratmak için yapı ve mimariyi birleştirerek yüksek katlı tasarımına dönüştürücü bir yaklaşım sunmaktadır.
Yüksek Katlı Bina Yapı Tipolojisi Mekânsal Kalite Yapısal Tasarım Entegrasyonu Yapısal Hibrit
In recent years, the increasing demand for iconic towers, coupled with intense competition among major cities to construct the most distinguished vertical structures and the continuous pursuit of building the world’s loftiest structures, has come to characterize the forefront of modern high-rise architecture. In this race, many vertical structures have essentially become vertical extensions of land, primarily aimed at maximizing the financial value of the ground they occupy. However, this approach has often resulted in the proliferation of uninspiring and homogeneous towers across the globe, largely products of isolated architectural practices. Despite nearly 150 years of innovation, the architectural design of high-rise buildings has yet to fully achieve the desired advancement, particularly in terms of urban integration and structural design. In this study, the authors propose a classification system for contemporary high-rise typologies, with a particular focus on hybrid structures. The study underscores the importance of spatial quality and the integration of structural design, aiming to raise architects' awareness of structure as a fundamental element of architecture. Structural hybrids offer a transformative approach to high-rise design by integrating structure and architecture to overcome the limitations of standardized designs, creating dynamic and contextually enriched spaces.
High-rise Building Building Typology Spatial Quality Structural Design Integration Structural Hybrid
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Materials and Technology in Architecture |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 31, 2025 |
Submission Date | October 23, 2024 |
Acceptance Date | February 18, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 2 Issue: 2 |