There is an intimate relationship between space and
thought.Each civilization has its own unique life style, settlements which are
the living spaces of this life style, and the space organization where these
settlements are arranged.Although the emergence of cities is the result of
economic and religious concerns, the thoughts that shape the way of life of
city builders and their followers have reproduced and shaped urban spaces.
City, which is in constant change and self-renewal, has other meanings beyond
its individual elements.Therefore, archeology alone is inadequate in research
of the origins of cities, and the influences of the founding texts in the
establishment of city and in its social life should be added to this.The lack
of a multidisciplinary method of integrating such philosophy, religion and city
historiography is felt more and more today, when the perception of civilization
is uniformized.
The article aims to present a new methodology that will be
produced from the constitutive texts.
That methodology will also change the imputative meanings of the city
typology produced by Asian societies. In this context, Chinese, Indian and
Iranian civilizations, which form the basis of Asiatic societies, have been
studied. As a necessity of the methodology, the period during which the
constitutive texts of these three civilizations from the beginning to the end
have been examined.
Space-Thought Relationship Ancient Asian Cities Constitutive Texts Origin of Cities
Mekân ile düşünce
arasında kopmaz bir ilişki bulunmaktadır. Her uygarlığın kendisine özgü bir
hayat biçimi, bu hayat tarzının oluşturduğu birlikte yaşama alanları olan yerleşimleri,
bu yerleşimlerin düzenlendiği bir mekân organizasyonu bulunmaktadır. Her ne
kadar şehirlerin ortaya çıkışı ekonomik ve dinsel kaygıların sonucu olsa da,
şehri kuranların ve takipçilerinin yaşam tarzına yön veren düşünceleri şehir
mekânlarını çeşitlendirerek yeniden üretmiş ve şekillendirmiştir. Sürekli bir
değişim ve kendini yenileme içinde olan şehir, kendisini oluşturan tek tek
öğelerin ötesinde başka başka anlamlar da içermektedir. Bu yüzden şehirlerin
kökenlerine dair yapılan araştırmalarda arkeoloji tek başına yetersiz kalmakta,
kurucu metinlerin şehrin kuruluşuna ve toplumsal yaşamına etkileri de buna
eklenmelidir. Bu şekilde felsefeyi, dini ve şehir tarihçiliğini kaynaştıran
multidisipliner bir yöntemin eksikliği, medeniyet algısının tek tipleştirildiği
günümüzde daha fazla hissedilmektedir.
Bu makale, Asya
toplumlarının ürettiği şehir tipolojisine yüklenen anlamların değişeceği,
kurucu metinlerden yola çıkarak üretilecek yeni bir metodoloji sunmayı
hedeflemektedir. Bu bağlamda çalışmada Asya tipi toplumların temelini oluşturan
Çin, Hint ve İran medeniyetleri üzerinde durulmuştur. Metodolojinin gereği
olarak da bu üç medeniyete dair kurucu metinlerin tamamlandığı dönem hedef
alınmıştır.
Mekân-Düşünce İlişkisi Antik Asya Şehirleri Kurucu Metinler Şehirlerin Kökeni
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Eylül 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 2 Sayı: 4 |
İletişim / Correspondence
Telefon/Phone: +90 216 280 34 81
Faks/Fax: : +90 216 280 34 95
Adres/Address: Medeniyet Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Güney Yerleşkesi B-Blok
Dumlupınar Mah. D-100 Yan Yol Kadıköy, İstanbul, Türkiye