Abstract
Tanrı’nın varlığı kanıtlama (isbât-ı vâcib) kelâm ilminin diğer tüm meselelerin kendisine dayandığı en başta gelen gayesidir. Kelâmcıların özelliği inşa ettikleri bir bilgi teorisi ekseninde bunu ortaya koymaya çalışmalarıdır. Kelâmda mevcut, ma’dum, kadîm, muhdes, cevher, araz gibi ontolojik kavramların daha genelde bilinenler (malumat) kümesinin unsurları olmasından da anlaşılacağı üzere kelamcılar Tanrı’nın varlığı konusunu bilgiye konu olmak bakımından ele almaktadırlar. Bu durum kelâmcılara göre Allah’ın varlığının bilgisine (marifetgullah) ulaşmanın bir epistemoloji meselesi olduğunu ortaya koyar. Bu makalede Mu’tezile kelamında önemli bir yeri olan Kādî Abdülcebbâr’ın (ö. 415/1025) Tanrı’nın varlığını benimsediği bilgi teorisi ekseninde nasıl ispat etmeye çalıştığı ortaya konulacaktır. Bu doğrultuda makalede öncelikle Kādî’nin bilgiyi nasıl tanımladığı ve bu tanımında kendisinden önceki kelâmcılardan benzeşip farklılaştığı yerler ele alınacaktır. Ardından Kādî’nin bilgi edinme kaynaklarını “zorunlu” ve “iktisabi” bilgi türleri kapsamında nasıl tasnif ettiği ele alınacaktır. Son olarak Kādî’nin Tanrı’nın varlığını ortaya koyduğu bilgi teorisini ekseninde akli delilere dayalı olarak nasıl ispat etmeye çalıştığı ele alınacaktır.