Kur’ân’ın iʻcâz veçhesi, belagatin en mühim disiplinleri olan meânî ve beyân ilimleriyle
ortaya konulabileceği gibi bedîî sanatlarla da pek tabii izah edilebilir. Zira
Kur’ân belagatin temel dinamiğidir. Bu araştırmada Kur’ân, anlamsal bedîî sanatlardan
olup önemli bir söz estetiği konumuna haiz olan hüsnü’l-hâtime bağlamında incelemeye
alınmıştır. Arap belagatinde hüsnü’l-hâtime; muhataba sözün biteceği hissettirilerek
sonunun kulağa hoş gelecek şekilde tatlı, biçiminin güzel, manasının ise latif
kılınmasıdır. Arap edebiyatı tarihinde hüsnü’l-hâtime şair, yazar ve hatiplerce özen
gösterilen bir husus olmuştur. Özellikle Abbasîler dönemindeki şair ve ediplerce bu
sanat çeşitli vecihleriyle söze başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Kur’ân’ı Kerîm’de de
hüsnü’l-hâtimeye dair zengin bir veri bulunmakla birlikte ilk etapta bu sanatın sure
sonlarındaki varlığı akla gelmektedir. Hâlbuki çalışma derinleştirildiğinde sadece
sure sonlarında değil, sure içi bölümlerde, hatta ayet sonları ile vahyin sona erdiğini
bildiren pasajlarda dahi bu sanatın varlığı tespit edilmiştir. Bu durum eldeki çalışmanın
ilham kaynağını oluşturmuştur. Mevcut literatür bu bağlamda tarandığında bu
araştırmanın muhteva ve metoduna sahip olan başka bir akademik çalışmaya rastlanmamıştır.
Yakın denilebilecek çalışmalar incelendiğinde ise bu çalışmaların içerik,
gaye, usul ve ulaştığı sonuçlar bakımından kısmen benzeşen yönleri olsa da büyük
ölçüde farklılık arz ettiği gözlenmiştir. Söz gelimi özellikle tefsir literatüründe bu
sanat daha çok tefsir ilmindeki surelerin başı ile sonu arasındaki münasebet açısından
ele alınırken bu çalışmada, Arap edebiyatçı ve belagatçilerinin belirlemiş olduğu
hüsnü’l hâtime kriterleri açısından meseleye yaklaşılmıştır. Dolayısıyla bu çalışmanın,
özellikle bu açılardan literatüre katkı sunacağı umulmaktadır. Araştırmada literatür
tarama yöntemi kullanılmıştır. Bu meyanda öncelikle bu sanatın kavram çerçevesi,
teorik boyutuyla ilk kez hangi âlimlerce ele alındığı, sanatın icrasındaki temel ölçütlerin
neler olması gerektiği hususları ile şiir, nesir ve hitabe gibi temel Arap edebiyatı
yazınlarındaki yeri incelenmiş, daha sonra Kur’ân’ı Kerîm’deki hüsnü’l-hâtime olgusunun
mertebeleri ve temel niteliklerinin tespitine çalışılmıştır. Neticede bu sanatın
literatürde çok sayıda kavramla kullanıldığı, bunun bir sonucu olarak edebiyat ve belagat
âlimlerinin sanatın ilk mucidinin kim olduğu noktasında uzlaşamadıkları, yine
İbn Reşîk ile Ebû Hilâl el-Askerî arasında Cahiliye Dönemi şiirinde sanatın var olup
olmadığı çerçevesinde bir uzlaşmazlığın olduğu gibi hususlar tespit edilmiştir. Bu durumun
iki âlimin hüsnü’l-hâtime sanatına bakışlarının ve hüsnü’l-hâtime ölçütlerinin
farklılığından kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir.
Yok
The i'jāz aspect of the Qur’ān can be revealed by the sciences of ma'ānī and beyān, which are the most important disciplines of rhetoric, and can also be explained by the artistic arts. Because the Qur'an is the basic dynamic of eloquence. In this study, the Qur'an is analysed in the context of husn al-khātimah, which is one of the semantic artistic arts and has an important position in the aesthetics of speech. In Arabic rhetoric, husn al-khātimah is to make the interlocutor feel that the word will end and to make the end sweet to the ear, the form beautiful, and the meaning pleasant. Therefore, the concept has nothing to do with the term khātimah, which means ‘passing away from the world with faith’. In the history of Arabic literature, husn al-khātimah has been a matter of care by poets, writers, and orators. Especially the poets and orators of the Abbasid period successfully applied this art to the word in various forms. Although there is rich data on art in the Qur’ān al-Karîm, its presence at the end of the suras comes to mind in the first place. However, when the study was deepened, the presence of the art was detected not only at the end of the suras but also in the sections within the suras, even at the end of the verses, and in the passages stating the end of the revelation. This situation has been the source of inspiration for the present study. When the available literature is reviewed in this context, there is no academic study similar to the content and method of this study. When the studies that can be called close were analysed, it was observed that their content, aims and methods were completely different. For example, İsmail Durmuş's article ‘İntihâ’ in the Encyclopaedia of Islam is a summary within the limits required by an encyclopaedia article, but it does not include some features in its content. Again, although Faruk Tuncer's work titled ‘Tenasüp İlmi Açısından Kur’an Sûrelerindeki Eşsiz Ahenk’ deals with the subject relatively under the subtitle of ‘Kur’an’ı Kerîm Surelerinin Sonları (Hâtime)’, he did so from the perspective of the issue of tenasüp in the science of tafsir, not from the perspective of artistic arts in the science of eloquence due to the nature of the study, and as the title suggests, he only deals with the endings of the suras. Similarly, Ebubekir Sıddık Şahin's ‘Şiirin Üç Güzeli: Hüsn-i Matlaʻ, Hüsn-i Tahallüs, Hüsn-i Maktaʻ’ is related to the field of Turkish literature. In the Arab world, there is no modern study that deals with this art or, in other words, the issue at a problematic level in the modern period. Therefore, it is hoped that the research will contribute to the literature. On the other hand, the literature review method was used in the research. "In this context, the conceptual framework of art was first examined, along with the scholars who addressed it in its theoretical dimension. The discussion also included the fundamental criteria for evaluating art and its place in key Arabic literary forms such as poetry, prose, and oratory. Following this, an attempt was made to define the boundaries and key features of the phenomenon of husn al-khātimah in the Qur'an. As a result, it has been determined that art is used with many concepts in the literature, as a result of this, scholars of literature and rhetoric cannot agree on who is the first inventor of art, and there is a disagreement between Ibn Rashīq and Abū Hilāl al-Askarī on whether art existed in the poetry of the Jahiliyyah period. It is hoped that this situation may be due to the differences in the two scholars' views on the art of husn al-khātimah and the criteria of husn al-khātimah. Again, the existence of the phenomenon of husn al-khātimah in the Qur'an not only at the end of the suras but also at the end of the suras, at the end of the verses and in the verses that indicate the end of the revelation has been another conclusion reached in the research.
Arabic Language and Rhetoric Bedi' The Holy Qur'an Good Ending The İngeunity of The Passage Word Aesthetics
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Arabic Language and Rhetoric |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | October 13, 2024 |
Acceptance Date | December 5, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 67 Issue: 67 |
International Journal of Theological and Islamic Studies
International Journal of Theological and Islamic Studies is an open access journal
Click for Open Access Policy