Suriye’de 15 Mart 2011’de ayaklanma başladığında, krizin bu boyuta ulaşacağı hiç kimse tarafından tahmin edilemedi. Suriye’den Türkiye’ye, 29 Nisan 2011 günü, 500 kişilik ilk göç grubu, Hatay’ın Yayladağı kapısından girdiğinde Türkiye, bunu geçici bir durum olarak değerlendirdi. Daha sonra büyük bir göç dalgasıyla gelen Suriyeliler, Türkiye’nin, güneydoğudaki sınır şehirleri ve büyükşehirleri başta olmak üzere, birçok şehrine yerleşmeye başladılar. Böyle bir kriz durumuna hazırlıklı olmayan Türkiye, şimdiye kadar çok büyük olay olmadan, bu büyük dalganın getirdiği problemlerle, nispeten olaysız bir şekilde baş edebilmiştir. Suriyeliler, hukuki bakımdan, Türkiye’de sığınmacı olarak kabul edilemeyecekleri için, bu duruma geçici çözüm bulunmaya çalışılmış; 2013 yılında çıkan 6458 Sayılı Kanun ile geçici koruma altına alınmalarına kadar, “misafir” olarak adlandırılmış; bu sebeple 2013 yılına kadar, resmî olarak çok fazla bir şey yapılamamıştır. Bu süreçte sivil toplum kuruluşları ile gönüllü ve bireysel olarak çalışan kişiler, kriz yönetimi konusunda başarılı olarak adlandırılabilecek çalışmalar sergilemişlerdir. Özellikle kadınlar, gerek kadın dernekleri gerekse bireysel olarak hızla organize olmuş ve bu meselenin bir ucundan tutmuşlardır. Bu araştırmada, Ankara’da, krize bireysel olarak çözüm olmak üzere çalışmalara başlamış, daha sonra etrafında eski öğrencilerinden ve arkadaşlarından oluşan yüz kişilik bir gönüllü gruba liderlik ederek krizi yöneten Nezahat Albay’ın kurduğu Gönüllüler Grubu’nun, probleme yaklaşımı, ürettikleri çözüm metotları ele alınmıştır. Kadınlar; olayları, sorunları ve ihtiyaçları daha çok empati kurarak anlamaya çalışmaktadırlar. “Ben olsaydım ne yapardım?”, “Biz de o durumda olabilirdik.” soru ve ifadeleri yaptığımız araştırmada gönüllü kadınların sık sık kullandıkları ifadelerdir. Bu olayda önce empati kurarak ilk adımları atmış, daha sonra yaptıkları çalışmalarla farkındalıkları artmış, en sonunda da toplumda arabulucu rolü oynamaya başlamışlardır. Bu araştırmada “empati”, “farkındalık” ve “arabuluculuk” terimlerinin krizin tespiti ve problemin çözümüne uygulanmasına çalışılacak ve bu uygulamaların kadınların gönüllülük faaliyetlerinde nasıl bir fark ortaya çıkardığı incelenecektir. Olayın anlaşılabilmesi için “kriz nedir”, “nasıl mücadele edilir” sorularına teorik cevaplar arandıktan sonra, etkileşimci ve dönüşümcü liderlik modelleri çerçevesinde kadın liderliği ele alınarak özellikle, kadın liderliğini daha iyi anlatan dönüşümcü liderlik modeli ile grubun krizle nasıl yüzleştiği ve ne tür çözümler ürettiği analiz edilecektir. Çalışma nitel yöntemle, örnek olay incelemesi olarak çalışılmış; veriler, literatür taraması, katılımcı gözlem, odak grup görüşmeleri ve derinlemesine mülakatlarla toplanmıştır. Çalışma Ankara’da yürütülmüştür.
On March 15, 2011 when the uprising in Syria began, no one could have predicted that the crisis would reach this dimension. When the first migration group of 500 people from Syria entered Turkey from Hatay’s Yayladağı border on April 29, 2011, the situation was regarded as a temporary one. Then the Syrians, coming in with a large migration wave, began to settle first in the cities along the southeast border, then all over Turkey. Turkey, which wasn’t prepared for such a crisis with this huge wave and its problems, has been able to relatively uneventfully cope so far without great fuss. Syrians could not legally be accepted as asylum seekers in Turkey. According to the Geneva Convention, which Turkey signed in 1961, only having people from European countries eligible for seeking asylum was placed as a geographical restriction. Hence, Syrians were first identified as “guests” for a temporary solution, then they were taken under temporary protection in accordance with Law No. 6458 passed in 2013. In this process, civil society organizations and individuals working as volunteers have successfully performed crisis management. As female organizations or as independent groups, women in particular have organized very quickly as a helping hand in this crisis. This study analyzes the foundation from the point of view of how they approach the problem and the solution methods they have produced. Nezahat Albay, through her leadership, founded the Gönüllüler Grubu [The Volunteers Group], which aims to be a helping hand for Syrians in Ankara. The foundation consists of a hundred volunteers, former students and friends of Albay. Women try to understand the events, problems, and needs using an empathetic approach. Statements like “What would I do if I were a refugee?” or “We could have also been in that situation?” were often heard from the volunteer women in this research. In this case, women have started their work by establishing empathy with Syrians and then increasing their awareness in the community that they have built together with the Syrians; lastly, they have begun to play a mediator role in general society. In this study, the terms of empathy, awareness, and mediation will be examined with respect to identifying and solving problems concerning this crisis. Furthermore, the following steps will be investigated: a women with empathetic behaviors mobilizing to help Syrians, b developing awareness, and c playing a mediator role. Accompanying questions like how they have evolved, how problem solving has been implemented, and how women have made a difference in voluntary activism by applying these steps will also be examined. In order to better understand the topic in this article, I have started by searching the theoretical background of the term “crisis,” the components of crisis management, and the qualities of female leadership with an explanation of transactional and transformational leadership.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 3 Issue: 1 |