Acquiring an imperial identity from the first century BCE onwards, Rome had become the absolute ruler of almost all of the Mediterranean. The Empire displayed its grandeur through building and construction activities as well as well-ordered cities both in Rome and in its provinces. Rising population of cities, due to increased trade activities following the Roman Peace Pax Romana , necessitated reorganization and even reconstruction of public spaces. As a result of this rapid development, the cities once prominent in stone ornamentation during the Hellenistic period created new trends with their architectural ornamentation styles in the newly built Roman cities. Ephesos, Pergamon and Aphrodisias became dominant schools in Asia Minor and even throughout the Mediterranean due to their proximity to raw materials and their long tradition of stonework. It is possible to see the works of Aphrodisias School, which started to influence the architectural ornamentation style from the second half of the 2nd century onwards, in the newly built cities in Rome, Greece, Syria-Palestine and North Africa. In addition to the works that reflect the original style of Aphrodisias Ornamentation School, it is possible to see examples that include local styles and even elements in the works produced outside of Asia Minor. According to the written sources, the architectural elements of the stone quarries monopolized by the Roman Empire were shipped in semi-finished form. They were probably accompanied by stonemasons. In the multilingual and multiracial Roman cities this stone “trade” brought cultural interaction together with artistic interaction
MÖ I. yüzyıldan itibaren imparatorluk kimliği kazanmaya başlayan Roma, hemen hemen tüm Akdeniz coğrafyasının mutlak hâkimi haline gelmişti. Gerek Roma’da gerek merkezden yönetilen eyaletlerde İmparatorluk, ihtişamını düzenli şehirler ve bu şehirlerde girişilen imar faaliyetleri ile göstermekteydi. Akdeniz’de yaşanmaya başlanan Roma Barışı ile gelişen ticaret sonucunda kalabalıklaşan kentlerde kamusal alanların yeniden düzenlenmesi, hatta imar edilmesi ihtiyacı doğmuştur. Bu yaşanan hızlı gelişim sonucunda Helenistik dönemden beri taş bezemeciliğinde öne çıkan kentler, yeni imar edilen Roma kentlerinde mimari bezeme biçemleri ile yeni akımlar yaratmışlardır. Ephesos, Pergamon ve Aphrodisias gerek hammaddeye olan yakınlığı gerek plastik işçiliğindeki gelenekleri nedeniyle tüm Anadolu, hatta Akdeniz coğrafyasında hâkim akımlar haline gelmiştir. MS II. yüzyılın ikinci yarısından itibaren mimari plastik ve bezeme biçemini etkisi altına almaya başlayan Aphrodisias Okulu’nun yaratılarını, Roma, Yunanistan, Suriye-Filistin ve Kuzey Afrika’nın yeniden imar edilen kentlerinde görmek mümkündür. Aphrodisias Bezeme Okulu’nun özgün biçemini yansıtan eserlerin yanı sıra Anadolu dışında üretilen eserlerde yerel biçemlere, hatta unsurlara yer verdiği örneklere de rastlamak mümkündür. Yazılı kaynaklara göre Roma İmparatorluğu tekelinde olan taş ocaklarından mimari elemanlar yarı işlenmiş olarak sevk edilmekteydi. Olasılıkla sevk edilen bu başlıklara taş ustaları da eşlik etmekteydi. Farklı lisanların konuşulduğu ve birden çok ırkın bir arada yaşadığı Roma kentlerinde, bu taş “ticareti” sanatsal etkileşim ile birlikte kültürel etkileşimi de beraberinde getirmekteydi
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Issue: 4 |