There have been a number of studies about
people changing their religion both from Islam to Christianity and from
Christianity to Islam in the political environment that appeared during the
Crusades and the following period. Regardless of religious truths, this
condition indicates a new period in which culture and civilazation seen as
"enemy" and thus approached from a different perspective by the two
communities. Kilij Arslan II was one of the most important figure of that
period.
The statements in the Latin
letter named Instructio Fidei Catholicae
(Doktrine of Catholic Faith) which was sent to Sultan Kilij Arslan II by
Papacy indicates that the Sultan wanted to accept Christianity as his religion
by sending a letter to Papacy even before. In spite of existence of this answering
letter sent by Papacy to Kilij Arslan II, there is no any mention of the Kilij
Arslan II’ text regarding Papacy’s letters. In fact, it is impossible the
fallow it’s trace. Although there has been many comments and evaluations
regarding Sultan Kilij Arslan’s adoption of Christianity, it seems that, almost
all of these comments and evaluations have been shaped under the shadow of the
statements in the Papacies letter. Nevertheless, it is still interesting that
the issue related to Kilij Arslan II’s adoption of Christianity is mentioned in
the context of his relations with the German Empreror Frederik Barborossa. The
existence of a common theme in this relationship, developed independent of Papacy,
between the Sultan and Frederik makes the issue more complicated in terms of
whether Kilij Arslan II sent the letter to Papacy or not.
In this study, the document in question which
has not been focused on sufficiently will be handled and, in this context, whether
Kilij Arslan II had a relation with Papacy or not will be discussed. And, if he
had such a relationship with Papacy, the impact of this relationship on his
intention to accept Christianity will also be questioned.
Haçlı seferleri ve sonrasında ortaya çıkan siyasi
ortam içerisinde İslamdan Hıristiyanlığa veya Hıristiyanlıktan İslama geçen
kimselerle ilgili pek çok çalışma yapılmıştır. Dinî doğruları bir kenara itecek
olursak bu durum, iki toplum içerisinde “düşman” olarak görülen kültür ve
medeniyete farklı bir perspektiften yaklaşıldığı yeni bir döneme işaret eder. Bu
dönemin bir aktörü de II. Kılıç Arslan idi.
Papalık makamından Türkiye Selçuklu Sultanı’na
gönderilen Instructio Fidei Catholicae
(Katolik inancın öğretisi) başlıklı Latince mektupta geçen ifadeler, II. Kılıç
Arslan’ın Papalığa Hıristiyanlığı kabul etmek istediğine yönelik bir mektubu
gönderdiğine işaret eder. Bununla birlikte Papalığın II. Kılıç Arslan’a
gönderdiği cevap mektubunun aktarıldığı eserlerin hiçbirisinde II. Kılıç
Arslan’ın metnine yer verilmez. Hatta bunun bir izini bile takip edebilmek
mümkün değildir. Her ne kadar bazı eserlerde II. Kılıç Arslan’ın Hıristiyanlığı
kabul ettiğine ilişkin pek çok yorum ve değerlendirme yapılmışsa da, bunların
hemen hemen tamamının Papalık mektubundaki ifadelerin gölgesinde şekillendiği
anlaşılmaktadır. Buna karşın II. Kılıç Arslan’ın Alman İmparatoru Frederik
Barbarossa ile münasebetlerinde de Hıristiyanlığı kabul etme meselesinin dile
getirilmesi ilgi çekicidir. Papalık ile ilişkilerden bağımsız bir şekilde
gelişen bu temasta ortak bir temanın bulunması, Papalığa gönderilen mektubun
gerçek olup olmadığı sorununu daha da derinleştirmektedir.
Bu çalışmamızda, daha önce üzerinde yeterli seviyede durulmamış bu
vesika ele alınacak ve II. Kılıç Arslan’ın Papalık ile münasebet kurup
kurmadığı veya bu münasebetin onun Hıristiyanlığı kabul etmek niyeti üzerinde
şekillenip şekillenmediği sorgulanacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 1 |