Neurodiversity emerged in the late 1990s within social movements that opposed the reduction of individuals’ neurological differences to forms of disorder, deficiency, or disease. It rapidly expanded to become an umbrella term. The concept also has a critical dimension that questions the meanings society assigns to normality and how these meanings shape individuals’ subjective experiences. Ableism is also an essential source of discrimination at the individual and societal level, as an ideology that idealizes physical, mental, and neurological functioning to conform to specific standards and excludes individuals who fall outside these standards. In this context, the neurodiversity movement aims to ensure that individuals' neurological differences are accepted equally in society by defending them as an identity and from a rights-based perspective against the exclusionary effects of ableism. On the other hand, while different forms of neurological functioning are combined under one umbrella term, there are debates that this extensive inclusivity fails to account for the experiences and needs of some individuals. In addition, attention is drawn to the instrumentalization and commodification of the movement's demand for social transformation by the economic system in the context of neoliberal policies. This study aims to shed light on the transformative power of neurodiversity as a social movement and its limitations based on various approaches while questioning the possibilities of thinking beyond the conception of subjectivity that social norms try to construct.
Nöroçeşitlilik, 1990’ların sonlarında bireylerin nörolojik farklılıklarının bozukluk, eksiklik ya da hastalık biçimlerine indirgenmesine karşı çıkan sosyal hareketlerin içinde doğmuş ve hızla genişleyerek bir şemsiye kavram hâline gelmiştir. Kavram, toplumun normalliğe yüklediği anlamları sorgulayarak, bunların bireylerin öznel deneyimlerini biçimlendirmesini de eleştiren bir yöne sahiptir. Bundan farklı olarak sağlamcılık ise fiziksel, zihinsel ve nörolojik işleyişin belirli standartlara uymasını idealize eden ve bu standartların dışında kalan bireyleri dışlayan bir ideoloji olarak bireysel ve toplumsal düzeyde ayrımcılığın önemli bir kaynağıdır. Bu bağlamda, nöroçeşitlilik hareketi, sağlamcılığın dışlayıcı etkilerine karşı, bireylerin nörolojik farklılıklarını bir kimlik olarak ve hak temelli bir perspektifle savunarak, bu farklılıkların toplumda eşit kabul görmesini hedefler. Öte yandan farklı nörolojik işleyiş biçimleri bir şemsiye kavram altında birleştirilirken, bu geniş kapsayıcılığın bazı bireylerin deneyimlerini ve ihtiyaçlarını hesaba katmadığına dair tartışmalar da söz konusudur. Ayrıca, neoliberal politikalar bağlamında hareketin toplumsal dönüşüm talebinin ekonomik sistem tarafından araçsallaştırılmasına ve metalaştırılmasına da değinilmektedir. Bu çalışma, toplumsal normların inşa etmeye çalıştığı öznellik tasavvurunun ötesinde düşünmenin imkânlarını sorgularken, nöroçeşitliliğin hem bir sosyal hareket olarak dönüştürücü gücüne hem de sınırlılıklarına çeşitli yaklaşımlar temelinde ışık tutmayı amaçlamaktadır.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Egotism |
| Journal Section | Research/Review Articles |
| Authors | |
| Publication Date | June 30, 2025 |
| Submission Date | January 8, 2025 |
| Acceptance Date | June 30, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 8 Issue: 1 |