Turkey's modernization experience was shaped by political arrangements initiated during the Tanzimat period and rooted in a radical reform program during the Republican era. In the face of the increasingly powerful discourse of the new Western-centered world order, a significant part of the Ottoman intellectual-bureaucrats accepted the pursuit of the achievements of "Western civilization" as an inevitable premise. In this framework, Ottoman modernization had an eclectic nature based on the preservation of historical identity on the one hand and the "importation" of Western institutions on the other. In this framework, the concept of civilization emerged and was discussed in connection with the question of how to strike a balance between turning towards the West and preserving the Ottoman identity. One of the important themes of these debates was the relationship between civilization and religion within the framework of Westernization.
In the Republican period, the concept of civilization was politically attributed a "founding" and "carrier" mission, and the driving force of the fundamentalist reforms implemented to bring the ideal of a new society into reality was defined as the effort to catch up with "modern civilization". While the Ottoman modernization attributed a central role to religion in the civilizational debates, in the early Republican period, religion was given a very limited place in the vision of civilization that was placed in a central position.
This article examines the course of the concepts of civilization and reli-gion in Turkey's modernization experience in terms of the political language and ideological discourse patterns of both periods.
Türkiye’nin modernleşme tecrübesi Tanzimat sürecinde başlatılan ve Cumhuriyet döneminde radikal bir reform programıyla kökleştirilen siyasal düzenlemelerle biçimlendirilmiştir. Tanzimat döneminde Batı merkezli yeni dünya düzeninin giderek güçlenen diskuru karşısında Osmanlı aydın-bürokratlarının önemli bir kısmı “Batı medeniyeti”nin kazanımlarını takip etmeyi kaçınılmaz bir öncül olarak kabul etmişlerdir. Bu çerçevede Osmanlı modernleşmesi bir taraftan tarihsel kimliğin korunmasına, diğer taraftan Batılı kurumların “ithal” edilmesine dayanan eklektik bir tabiata sahiptir. Medeniyet kavramı da bu çerçevede Tanzimat döneminden itibaren Batı’ya yönelmekle Osmanlı kimliğini korumak arasında nasıl bir denge kurulacağı sorusuyla bağlantılı olarak ortaya çıkmış ve tartışılmıştır. Bu tartışmaların önemli temalarından birisi de Batılılaşma çerçevesinde medeniyet ve din ilişkisidir.
Cumhuriyet döneminde ise siyasal olarak medeniyet kavramına “kuru-cu” ve “taşıyıcı” bir misyon atfedilmiş, yeni bir toplum idealine gerçeklik kazandırmak üzere hayata geçirilen köktenci reformların itici gücü “asri medeniyet”lere yetişme çabası olarak tanımlanmıştır. Osmanlı modernleşmesi medeniyet tartışmalarında dine merkezi bir rol atfederken erken Cumhuriyet döneminde merkezi bir konuma yerleştirilen medeniyet tasavvurunda dine oldukça sınırlı bir yer açılabilmiştir.
Bu makalede medeniyet ve din kavramlarının Türkiye’nin modernleşme tecrübesi açısından birbirini takip eden ve giderek dikotomik olarak birbirinin karşısında konumlandırılan seyri her iki dönemin siyasal dili ve ideolojik söylem kalıpları açısından incelenmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 15, 2023 |
Submission Date | November 23, 2022 |
Acceptance Date | February 9, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.