The participation banking sector is undergoing a transformation pro-cess in order to diversify financial products and meet the changing demands of customers. The restrictions imposed by the Participation Banks Associa-tion of Türkiye on tawarruq transactions have led participation banks to develop new financing models. The inadequacy of existing interest-free fi-nancing methods to meet the diversifying demands of individuals has ne-cessitated alternative solutions for interest-sensitive individuals. Within this framework, mutual fund financing has been developed to meet cash needs in the education, health and service sectors in an interest-free manner. This financing model is based on the principle that participation banks buy mu-tual funds from portfolio management companies in advance and sell them to customers on a deferred basis. Customers obtain interest-free cash by sel-ling the mutual funds they purchase in cash in the market.
Compared to organized tawarruq, which turns into a problematic tran-saction with certain sets of transactions, mutual fund financing is less prob-lematic from a jurisprudential point of view, but involves higher risks com-pared to murābaha financing. The fact that mutual funds are tradable commodities makes the transaction less of a formal transaction and more realistic for financial markets. However, the unconscious use of personal finance can adversely affect individual economic balances. In asset-based financing models such as Murābaha-based housing and vehicle financing, the customer has the opportunity to get rid of the debt burden by transfer-ring the mortgaged movable or immovable property in case of payment dif-ficulties. However, in mutual fund financing, the customer does not have the opportunity to provide collateral to cover the debt, which may strengt-hen the economic vulnerability of individuals and put the bank at risk.
Although the mutual fund-based cash financing model has been deve-loped in accordance with the principles of participation banking, it is subject to some debates in terms of fiqh. In particular, the fact that the participation bank transfers the funds purchased from the portfolio management com-pany directly to the customer's investment account without transferring them to its ownership causes some fiqh problems in terms of transfer of ownership. In our study, it is proposed to establish an additional assurance mechanism to guarantee the transfer of ownership by the participation bank. Likewise, since the participation bank's procurement of investment funds from its own portfolio management company and selling them to cus-tomers on a deferred basis may be considered as bay’ al-‘īnah, it has been suggested to procure funds from independent portfolio management com-panies. On the other hand, it was emphasized that the assets of the fund should mainly consist of asset-backed securities, considering that if the mu-tual fund is composed of cash assets to a large extent, it may contravene the provisions of the consumable contract. Such measures would minimize the jurisprudential drawbacks of mutual fund-based cash financing.
Katılım bankacılığı sektörü, finansal ürünlerin çeşitlendirilmesi ve müş-terilerin değişen taleplerini karşılamak amacıyla dönüşüm süreci içerisinde-dir. Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin teverruk işlemlerine getirdiği sınır-lamalar, katılım bankalarını yeni finansman modelleri geliştirmeye yönlen-dirmiştir. Mevcut faizsiz finansman yöntemlerinin bireylerin çeşitlenen ta-leplerini karşılamakta yetersiz kalması, faiz hassasiyeti olan bireylere yönelik alternatif çözümleri zorunlu kılmıştır. Bu çerçevede yatırım fonu finansma-nı, özellikle eğitim, sağlık ve hizmet sektörlerindeki nakit ihtiyaçlarının faiz-siz bir yöntemle karşılanması için geliştirilmiştir. Bu finansman modeli, katı-lım bankalarının yatırım fonlarını portföy yönetim şirketlerinden peşin alıp müşterilere vadeli satması esasına dayanmaktadır. Müşteriler, satın aldıkları yatırım fonlarını piyasada peşin satarak nakit elde etmektedir.
Yatırım fonu finansmanı, belli işlem setleriyle sorunlu bir işleme dönü-şen organize teverrukla kıyaslandığında fıkhî açıdan daha az mahzurlu olmakla birlikte murâbaha finansmanı ile karşılaştırıldığında daha yüksek risk içermektedir. Yatırım fonlarının alınıp satılabilen ticari bir mal niteliği taşıması, muameleyi şekli bir işlem olmaktan çıkararak finansal piyasalar açısından daha gerçekçi bir işlem haline getirmektedir. Bununla birlikte ihti-yaç finansmanının bilinçsiz kullanımı bireysel ekonomik dengeleri olumsuz etkileyebilmektedir. Konut ve araç finansmanı gibi varlığa dayalı finansman modellerinde, müşterinin ödeme güçlüğü çekmesi durumunda ipotekli taşı-nır veya taşınmaz malın devredilmesi yoluyla borç yükünden kurtulma imkânı bulunmaktadır. Ancak yatırım fonu finansmanında, müşterinin bor-cunu kapatabilecek bir teminat sunma olanağı bulunmaması, bireylerin ekonomik kırılganlığını güçlendirebilmekte ve bankayı da risk altına sok-maktadır.
Yatırım fonu temelli nakit finansman modeli, katılım bankacılığı pren-siplerine uygun olarak geliştirilmiş olsa da fıkhî açıdan bazı tartışmalara konu olmaktadır. Özellikle katılım bankasının, portföy yönetim şirketinden satın aldığı fonları kendi mülkiyetine geçirmeden doğrudan müşterinin yatı-rım hesabına aktarması, mülkiyet devri açısından bazı fıkhî sorunlara yol açmaktadır. Çalışmamızda, katılım bankasının mülkiyetine geçmesini ga-ranti altına almak için ek bir güvence mekanizması oluşturulması teklif edilmiştir. Aynı şekilde katılım bankasının yatırım fonlarını kendi portföy yönetim şirketinden temin ederek vadeli olarak müşterilere satması, îne satı-şı hükmünde değerlendirilebileceğinden bağımsız portföy yönetim şirketle-rinden fon temin edilmesi önerilmiştir. Öte yandan, yatırım fonunun büyük ölçüde nakit varlıklardan oluşması halinde sarf akdi hükümlerine aykırılık teşkil edebileceği göz önünde bulundurularak, fon varlıklarının ağırlıklı ola-rak varlığa dayalı sukûklardan oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır. Bu tür önlemler sayesinde yatırım fonu temelli nakit finansmanın fıkhî mahzur-larının en aza indirilebileceği değerlendirilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 15, 2025 |
Submission Date | January 13, 2025 |
Acceptance Date | March 11, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: 13 |
Mevzu – Journal of Social Sciences is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).