Yaşlanma endişesi 21. yüzyılın başlarında ortaya çıkmış olan bir olgudur. Sanayi toplumlarının ekonomik alanda hızla gelişmesi, kişi başına düşen milli gelirin çoğalması, toplumların refah düzeyinin artması, insanların daha uzun yaşama düşüncesini pekiştirmiştir. Modern toplumun imkânlarıyla birlikte dünyada insanlar daha uzun yaşamakta, doğum oranları azalmakta ve dolayısıyla da yaşlı nüfus sayısal ve oransal açıdan artış göstermektedir. İnsan vücudu, yaşam süresi boyunca ruhun, bedenin, toplumun ve içinde bulunulan çevrenin birbirini etkilemesi sonucunda yıpranır, eskir ve yaşlılık dediğimiz olgu ortaya çıkar. Ancak yaşlılık kişiye, çevreye ve zamana göre farklılıklar gösterebilir. Yaşlılık geri dönüşümü olmayan yaşanılması zorunlu olan bir süreçtir. Önemli olan ise modern dünyanın her türlü imkânından mümkün olanın en üst seviyesinde istifade ederek kaliteli ve sağlıklı bir biçimde yaşlanabilmektir. Türk tarihinde Şamanizm inancından günümüze değin yaşlılara büyük bir hürmet gösterilmiştir. Türk toplumu, yaşlılara her zaman yardımcı olmayı bir görev bilmiş, onları tarih boyunca belirli özel mekânlarda korumaya almıştır. Yaşlılar Türk kültüründe “ak sakal, bir bilen, pir” gibi sıfatlarla anıla gelmiştir. Her dil, insanların yaşlılık durumlarıyla ilgili olarak milletlerin kültürüne de bağlı olarak değişik kelime ve tabirler kullanmıştır. Söz konusu bu çalışmamızda Türkçede yaşlılıkla ilgili kullanılan kelime ve tabirleri, Türkçenin yazılı ilk metinleri olarak kabul edilen Orhun Abideleri’nden günümüze kadar olan edebî metinler, taranarak incelenmeye çalışılacaktır.
Yaşlılık Türkçede Yaşlılık Türk Dilinde Yaşlılık Türk Edebiyatı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 5 Sayı: 1 |
Adres: Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi 07058 Kampüs, Antalya / TÜRKİYE | E-Posta: mjh@akdeniz.edu.tr |