Objective: The aim of this study is to determine the frequency of attempted suicide in psychiatric inpatients and to examine the relationship between clinical features of the patients and some sociodemographic variables. Methods: 2000 psychiatric inpatients treated in between the January 2011 and March 2013 at Erenkoy Research and Training Hospital for Mental and Neurological Disorders were included in the study and among them 277 inpatients (13.8%) with a suicide attempt in their personal history were evaluated retrospectively from the point of view of sociodemographic and clinical aspects related to suicide by examining their medical files. Results: According to the findings of this study, the mean age of the patients was 33.26±12.71 (minimum 15 and maximum 70). The distribution of patients according to the sex was determined as 67.1% female and 32.9% male (Female/Male ratio is ~ 2). 54.5% of the all patients was single. The suicidal behavior has been seen more often in unemployed patients (57.8%), patients who have difficulty with impulse control and depression was the most common diagnosis (49.5%) after the suicide attempt. There was statistically significant relation between the sex and the frequency of suicide attempt (?2=32.5, p<0.0001). The most common method of attempted suicide was taking pills (62.5%), and that was followed by drinking rat poison (12.6%), wrist cutting (10.5%), jumping (7.6%), hanging (5.8%) and propane/natural gas release (1.1%) methods in descending order. Conclusions: According to the results obtained from this study, psychiatric patients who attempted suicide in general, consistent with the literature in terms of socio-demographic and clinical characteristics. In our study, depression takes place in the first order that supports being the most important risk factor among the all diagnoses after suicide attempts.
Amaç: Bu çalışmanın amacı yatarak tedavi gören psikiyatri
hastalarında intihar girişiminin sıklığını saptamak ve hastaların
klinik özellikleri ile bazı sosyodemografik değişkenler
arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.
Yöntem: Bu çalışmaya Ocak 2011-Mart 2013 tarihleri arasında
Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde yatarak tedavi gören toplam
2000 hasta dahil edilmiş ve bu hastalar arasında
özgeçmişinde intihar girişimi öyküsü olan 277 (%13.8)
hastanın tıbbi kayıtları geriye dönük olarak incelenerek
intiharla ilişkili olabilecek bazı sosyodemografik veriler ve
klinik özellikler açısından değerlendirilmiştir.
Bulgular: Çalışmanın sonuçlarına göre intihar girişimi olan
hastaların yaş ortalaması 33.26±12.71 olup en küçük yaş
15 en büyük yaş 70 idi. Olguların cinsiyet dağılımı %67.1
kadın ve %32.9 erkek şeklinde (Kadın/Erkek oranı ~ 2)
idi. Tüm olguların %54.5’i bekar idi. Kadınlar erkeklere
göre daha sık intihar girişiminde bulunmuşlardı (χ2
=32.5,
p < 0.0001). İntihar girişiminin daha sıklıkla herhangi bir
işte çalışmayanlarda (%57.8) ve dürtü kontrolünde zorluk
yaşayanlarda olduğu, intihar girişimi sonrası en sık
konulan psikiyatrik tanının major depresyon (%49.5)
olduğu bulunmuştur. En sık intihar girişiminin ilaç alınması
(%62.5) yoluyla olduğu, bunu fare zehiri içme (%12.6),
bilek kesme (10.5), yüksekten atlama (%7.6), ası (%5.8)
ve tüpgaz/doğalgaz açma (%1.1) yöntemlerinin izlediği
belirlenmiştir.
Tartışma: Bu çalışmada elde edilen sonuçlara göre intihar
girişiminde bulunan psikiyatrik hastalar sosyodemografik
ve klinik özellikler açısından genel olarak literatürle uyumludur.
Çalışmamızda intihar girişimi sonrası konulan tanılar
arasında depresyonun ilk sırada yer alması, depresyonun
yatan hastalar için en önemli risk etkeni olduğunu desteklemektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 8, 2014 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 4 Issue: 2 |