Tarih boyu kentin en önemli temsil araçlarından biri olan İstanbul silüeti, kimi zaman kent yönetiminde söz sahibi olanların otoritelerini pekiştirmek adına yaptıkları müdahaleler kimi zaman da ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik yapısındaki değişimlerin yapılı çevredeki yansımasının bir sonucu olarak dönüşüme uğrar. Osmanlı hanedanının resmi ikametgahının klasik dönem Osmanlı İstanbul’unu simgeleyen Topkapı Sarayı’ndan Boğaz kıyısında, Batılı bir mimari üslupta inşa edilen Dolmabahçe Sarayı’na taşınmasıyla imparatorlukta 18.yy’da başlayan dönüşüm kent siluetindeki en etkili ifadesini bulur. Yer seçimi ve ölçeği ile Boğaziçi silüetinde yeni bir odak noktası yaratan saray, Boğaz’ın iki yakasında uzanan tepelerin oluşturduğu yataylık vurgusunu da pekiştirir. 1950’li yıllarda İstanbul’un kentsel morfolojisine ilk kez eklenen ve 1980 sonrasında sayıları hızla artan yüksek yapıların bu yataylığa oluşturdukları tezat, Dolmabahçe Sarayı’nın siluetteki imgesinde köklü bir dönüşüme yol açar. Bu çalışmada Boğaz üzerinden gözlenen silüetin özgün karakteri göz önünde bulundurularak Dolmabahçe Sarayı’nın silüette yarattığı imge ve bu imgenin 1950 sonrası dönüşümü değerlendirilecektir. Tarihsel perspektiften yapılacak bu bakış bir yandan İstanbul silüetinde değişimin sürekliliğini ortaya koyarken diğer yandan özellikle 1980 sonrasında yaşanan dönüşümün hızını ve boyutlarını değerlendirme olanağı sunar.
İstanbul Boğaziçi silüet dönüşüm imge Dolmabahçe Sarayı yüksek yapılar İstanbul kent tarihi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 20 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 22 |