Osmanlı’da miras hukukunda tereke kurumu, devletin kuruluşundan itibaren
altı yüz yıl boyunca uygulanmıştır. Bu uygulama, kadı (yargıç) nın başkanlığında
katip (muhasebeci), kassam ( varlıkları bölüştüren kişi) ve dellaliye (borçlu ve
alacaklı kişilerin belirlenmesi için duyuruları yapan kişi) den oluşan bir ekip tarafından
yapılmaktadır. Varislerden birinin talebi üzerine düzenlenen terekede önce konu ile
ilgili bilgi verilmekte; sonra varlıklar, giysiler, ev eşyaları, taşınmazlar, alacaklar ve nakit
şeklinde envanter kurallarına ( malın türü, miktarı, değeri) uygun olarak düzenlenerek
sıralanmaktadır. Üçüncü bölümde ise bu varlıkların bölüşümü üzerinde durulmaktadır.
Önce borçlara ayrılan pay belirlenmekte, sonra tereke işlemlerinde görev alanların
ücretlerine yer verilmekte, sonra da mirasçıların payları sıralanmaktadır. Mirasçı
yoksa ya da tek ise, devletin pay sahipliği söz konusu olmaktadır. Eş, çocuklar ve öteki
varisler, mirası belirli kurallara göre bölüşmektedirler.
Muhasebeci, envanterin yapılması, alacakların ve borçların belirlenmesi,
pay sahiplerinin paylarının hesaplanması ve nihayet tereke defterine gerekli kayıtların
yapılmasında olduğu gibi tereke işlemlerinin hemen hemen tüm aşamalarında görev
almaktadır. Osmanlı muhasebecileri, tereke defterlerindeki kayıtlarda, Osmanlı’da
devlet muhasebesinde yüzyıllar boyu kullanılan merdiven yönteminden
yararlanmışlardır. Tereke işlemlerinde muhasebecinin, hem tereke işlemlerinde
ve hem de kayıtlarındaki bu hâkimiyetinin, kayıtların bir tasfiye bilançosu şeklinde
hazırlanmasına imkan verdiği dikkati çekmektedir.
Bu araştırmada XVI. ve XVII. yüzyıllara ait iki örnek ele alınarak inceleme
konusu yapılmış olup, bu örneklerdeki bilgilerden tereke işlemlerinin belirli standartlar
çerçevesinde geliştirilerek yüzyıllar boyu ayni esaslar çerçevesinde uygulandığı
anlaşılmaktadır. Belirli standartlar çerçevesinde bu uzun süreli uygulamayı mümkün
kılan iki hususun bulunduğunu belirtmek gerekmektedir. Bunlardan ilki miras
hukukunun belirli kurallar çerçevesinde istikrarlı bir şekilde uzun süre uygulanmasıdır.
İkincisi de Osmanlı’nın deneyimli muhasebecilerinin belirli standartlara bağlı olarak
başarılı uygulamalarıdır.
Terekede muhasebenin başarılı uygulamalarının, Osmanlı’nın sosyoekonomik
yapısının korunmasında ve miras hukukunun yüzyıllar boyu ayni kurallar ile
sürdürülmesinde büyük payı olduğu sonucuna varılmaktadır.
In Ottoman inheritance law, the estate application was implemented for six
hundred years, since the establishment of the state. This implementation was carried
out by a team composed of the Secretary (accountant), al-Quassam (the person
who distributes assets) and announcer (the person who makes the announcements
to determine the debtors and claimers) and chaired by Qadi (judge). In the Estate
(inheritance) held at the request of one of the heritors, the relevant information is given
initially, then the estates, clothing, household goods, real estates, receivables, and
cash are arranged under rules (type, quantity and value of the assets) appropriately.
The third section focuses on the distribution of these assets. First, the share of debts
is determined, then the fees of those who participated in the estate transactions are
included, and then the shares of the heritors are listed. If there aren’t any or there is
just one heritor, the state owns the share. Spouses, children and other heritors share
the inheritance according to certain rules.
Accountants are involved in almost all stages of the estate transactions
such as taking inventory, determining receivables and payables, calculating shares
of shareholders, and finally recording in the estate book. In the records of the estate
book, Ottoman accountants used the staircase (Merdiban) method, which was used
for state accounting purposes in the Ottoman Empire for centuries. It should be noted
that the dominance of the accountant in both estate transactions and recording allows
the preparation of the records in the form of a liquidation balance sheet.
In this paper, two cases from the 16th and 17th centuries are studied, and
it is understood from these cases that estate transactions were developed within
the framework of specific standards and were applied for centuries on the basis of
the same principles. It should be indicated that there are two points that enable the
application of these long-term transactions on the basis of standard rules. The first
is the implementation of the inheritance law for a long time in a stable manner within
the framework of certain rules. The second is the Ottoman’s experienced accountants
successful applications conforming to specific standards.
It is concluded that the successful application of estate accounting has had a
large effect on the protection of the socio-economic structure of the Ottoman Empire
and maintenance of inheritance law with the same rules for centuries.
Other ID | JA75GC85SU |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Issue: 4 - Issue: 4 |