Dünya son bir asırdır demokrasi ve siyasal sistemlerin demokratikleşme konusunu derinlemesine araştırmaktadır. Araştırma yapılırken bu konunun gerekli olup olmadığı üzerinde, ülkelerin nasıl demokratikleştirilmesi gerektiği üzerine yoğunlaşmaktadır. Bununla birlikte demokratikleşme ve demokratikleştirme konusunda
Batılı ülkelerin ciddi bir misyona sahip oldukları ise pratikte genel kabul görmüş bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Bu çerçevede İslam dünyası ülkeleri sürekli olarak demokratikleşme konusunda bir istisna olarak değerlendirilmekteydi. Hatta İslam ve demokrasinin uyumsuzluğu konusunda sayısız eser neşredilmiştir. 21. yüzyıla kadar bu ülkelerde yukarıdan aşağı bir modernleşme süreci yaşanılmıştır. Fakat son 20-25 yıldır bölge ülkelerinde tabandan yukarıya bir özgürlük/ demokrasi hareketi başlamıştır. Buna karşılık devletlerin baskı aygıtları karşı bir reaksiyon ile gerçekleştirdikleri darbeler ile bu hareketlenmeleri engellemektedir. Bu darbeler, dünyanın demokrasi bayraktarlığını yapan ve demokrasiyi destekleyen Batı dünyasında ya sessizlikle ya da zımni destekle karşılık bulmaktadır. Bu durum Batı dünyasında bir paradoksa sebep olurken bu paradokstan çıkmak için ‘demokratik darbe’ kavramsallaştırması ile bir çelişkininde içine düşmektedir. Bu çalışma bu kavramsallaştırmayı ve Batının demokrasi paradoksunu analiz etmektedir.
Demokratik Darbe 15 Temmuz Demokrasi Demokratikleşme İslam Dünyası Batı Dünyası
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 13 Sayı: 49 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi