Bu çalışmada, doğrudan demokrasi ve temsili demokrasi kavramlarından yola çıkarak, ilgili modellerin hangi noktalarda daha elverişli ve “halk”ın ihtiyaçlarına cevap verme konusunda daha etkin olduğu konusu ele alınacaktır. Bu bağlamda mekânın küçük ve nüfusun az olması doğrudan demokrasinin, fakat mekân ölçeğinin geniş ve nüfusun kalabalık olması açısından ise temsili demokrasinin uygulanabilirliği açısından daha elverişli ve fonksiyonel olduğu söylenebilir. Bununla birlikte Antik Yunan özelinde belirli bir zümreye mahsus olması (elitist karakteri) doğrudan demokrasi için kronik bir araz teşkil ederken, “temsil(iyet)” krizi de temsili demokrasinin en bilinen sorun alanına işaret etmektedir. Önemli olan husus doğrudan ve temsili demokrasi modelleri arasında net bir ayrıma gitmekten ziyade toplumun ihtiyaç ve tercihlerine olumlu cevaplar üretebilmektir. Bu bağlamda, meseleyi anakronik olmamak kaydı ile her iki modelinde olumlu ve olumsuz yönlerinden faydalanan bir yaklaşım ile ele almak
yerinde olacaktır. İlgili yazında temsili demokrasinin temsil krizinin aşılmasına yönelik müzakereci ve radikal model olmak üzere bir takım teorik çözüm önerileri ortaya konmuştur. Çalışmada söz konusu teorik tartışmalara değinilmeyecektir. Zira çalışma, doğrudan ve temsili demokrasi modellerini ele alan, sözü edilen alternatif iki modelin açıklanmasına yönelik teorik bir ön hazırlık mahiyetindedir. Müteakip çalışmada müzakereci modele değinilerek radikal demokrasi modeli üzerinden konu kapsamlı bir şekilde açıklanmaya çalışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | August 15, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 13 Issue: 48 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi