Her devletin ve toplumun bir siyasî yönü vardır. Sosyal ve ekonomik yönleri de vardır. Bunlar hepsi birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Ancak modern devlette idareci grupla ülkenin sosyal ve ekonomik kaynaklarını elinde tutanlar arasında çok daha sıkı bir ilişki vardır. Osmanlı klasik dönemiyle değişme dönemleri arasındaki fark biraz da buradan çıkmaktadır. Değişme döneminde devlet, daha doğrusu idareci sınıf, toplumla daha yakından bağdaşmak, toplumu kontrol etmek ve kendini ona kabul ettirmek için toplumun isteklerine uygun hareket etmek zorunda kalmıştır. Buna çok genel olarak demokrasiye yönelmek de denebilir. Osmanlı Devleti ruhunda eski tipte İslam devleti olarak devam etmekle beraber 19. yüzyılda birçok zamana ve sosyal bünyeye uygun tedbirler alarak, klasik devletler tipinden ayrılmak yolunu tutmuştur. Dediğim gibi temel felsefesi ve düşüncesi klasik İslam devleti olarak kalmıştır. Buna rağmen elitler devleti yaşatmak için reformlara ihtiyaç duymuştur. 19. yüzyıl var olma mücadelesi içinde geçmiştir. Ama aynı zamanda bu re-form hareketi eski devlet yapısından ve bir dereceye kadar felsefesinden ayrılarak modern devlet felsefesine ve yapısına yaklaşmayı kaçınılmaz ha-le sokmuştur. Böylece Osmanlı Müslüman devlet tipi içinde kendi kendine değişme kararı veren ve bu sayede ayakta kalan ve sonra Cumhuriyet’i doğuran tek İslam devletidir. Osmanlı ile Cumhuriyet arasında farklar olduğu kadar çok sıkı ilişkiler ve devamlılık da vardır. Kesiklik, farklaşma, ayrılma ve devamlılık bir arada yaşamıştır ve yaşamaya devam etmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Yorum ve Değerlendirme |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2011 |
Published in Issue | Year 2011 Volume: 7 Issue: 28 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi