Batı dünyası 16. yüzyıldan beri kararlı bir var olma çabası içine girerek 17. ve 18. yüzyıllar boyunca kültürel alt yapısını hazırlamış, endüstri devrimiyle de resmen kendi dönemini başlatmıştı. 19. yüzyıla gelindiğinde dünya artık `Doğu` ve `Batı` olarak kendini ki medeniyet dünyasına bölünmüş buldu. Batılı olmayan dünya için yeni bir sorunlu dönem başladı. Bu dünyada her şeyin yeri anlaşılmaz bir biçimde değişmekteydi. Tanzimat hareketi Osmanlı toplumunda aynı zamanda bir medeniyet hareketidir. İki medeniyetin doğrudan doğruya karşılaştıkları bir yeni-den biçimlenme dönemidir. Başta Şinasi olmak üzere o devrin hemen hemen tüm aydınlarının temel konusu Batı medeniyeti karşısındaki tutum ve eylemimiz üzerinedir. Medeniyet tercihi soyut ve toplum dışı bir ülkü olmayıp toplumun yaşa-yan değerlerini ilgilendiren bir konudur. Geleneksel kültürün yeni medeniyet karşısındaki varlık hakkı bu konunun en kritik sorunu olmuştur. Radikal bir Batı medeniyetçisi olan Şinasi’nin düşünceleri aynı zamanda Doğu – Batı ilişkilerinin Oryantalist cephesine de ışık tutmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 6 Sayı: 21-22 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi