1699 Ocak ayında Karlofça Barış Andlaşmasının imzasından 1839 Kasım'ında Gülhane Hatt-1 Hümâyûnu'nun ilânına kadar geçen yüz kırk yıl Osmanlı tarihinde bir intikal devresi teşkil eder. Devletin kuruluşundan itibaren kendine özgü vasıflar kazanmış olan Osmanlı müesseseleri XVIII. asır boyunca giderek gerilemiş ve bunların yerine Batı örneğinde yenileri kurulmuştur. Bu değişme Osmanlı toplumunun gelenekçi düzenini sarstığı gibi, idareci zümrede zihniyet değişikliğine de sebep olmuştur. Gerçekten, Batı düşüncesinin Türk aydınlarına tesiri ilk defa III. Selim ve II. Mahmud'un saltanatı yıllarında açıkça görülür.
1839'dan 1908 yılma kadar süren Tanzimat devrinin en mühim hususiyeti iki yönlü oluşudur. Yetmiş yıldan fazla süren bu süre içinde eski müesseseler, Avrupa'nın tesiri altında kurulan yenileriyle yanyana gelişti, Bu durum, tarih yazıcılığı açısından da böyledir. Bir yandan eski usulde tarih eserleri tertip edilirken, diğer yandan Avrupa usulünden ilham alınarak tamamen modern tarzda hazırlanan ve geliştirilen eserler görmekteyiz. Burada, her bir usulde ve ikisi arasında cereyan eden tesirleri tavsiften ziyade, farklı usullerde tarih yazıcılığının nasıl geliştiğini anlatacağım. Bunun için bu dönemde neşredilen bütün eserlerden bahsetmeye gerek görmüyorum! Sadece bizi alâkadar edeceklerle kendimi sınırlayacağım.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 2 Sayı: 8 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi