Deveye sormuşlar ya: “Boynun neden eğri?". "Nerem doğru ki!" demiş. Kendine biraz haksızlık etmiş. En makulü, sahip olunanlar hakkında doğru olanı yok sayıp haksızlık etmeden eleştirel olabilmek galiba.
Yaşanılan tecrübelerin yazıya yeterince geçmeyişi genel olarak ilimlerin ve özel olarak tarih ilminin önemli bir eksiğidir. Bu eksiklik, ilmî çaba yolunda problem yaşayanları ki bu bir çeşit yalnızlıktır, bu problemlerle sadece kendileri karşılaşıyormuş gibi bir duyguya kaptırır ve hataların tekrar edilmesine sebebiyet verir. Veya olumlu tecrübelerin paylaşıl(a)mamasıyla daha verimli sonuçların elde edilmesine engel olur. Belki de en önemlisi, zamanın bu kadar önemli olduğu bir çağda boşa zaman kaybına yol açmasıdır. Yücel Öztürk'ün, Özü'den Tuna'ya Kazaklar-I adlı kitabının giriş kısmında, araştırma sırasında geçirdiği aşamalardan bahseden kısa anlatımı, sözünü ettiğim şeyin küçük çaplı bir örneğidir aslında. Bir tarih uzmanından bu kabil bir tecrübe paylaşımını okumak hem öğretici hem de zevk vericidir. Kitabın devamını okumak için de motive eder. Yazarın biraz da duygusal içerik taşıyan bu kısa anlatımında geçen, okuyucunun hoş karşılayacağı umuduna ilişkin cümlesi, bu tür paylaşımlara alışkın olmadığımızın da bir göstergesidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tarihten |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2006 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2006 Cilt: 2 Sayı: 8 |
Muhafazakar Düşünce Dergisi