Yapısı itibariyle zihinsel ya da fiziksel bir mekâna ihtiyaç duyan bellek olgusu, söz konusu toplumsal ilişkiler ve deneyimsel süreçler olduğunda birlikte olma halinin izlendiği toplumsal mekâna işaret etmektedir. Bireylerin toplumun diğer fertleriyle bir araya geldiği, birlikte yeni eylemler ürettiği ve ortak bir bellek inşasına yol aldığı toplumsal mekânlar bireylerin anımsamasına katkı sağlayan pasif bir depo görevi görmekte ve bellek mekânları olarak adlandırılmaktadır. Ancak toplumsal mekân, depolama işlevinin yanında devingen yapısı itibariyle mütemadiyen yeni eylemlere imkân tanıyacak şekilde değişmekte ve dönüşmekte, aynı şekilde mekânı deneyimleyen bireyleri de etkisi altına almaktadır.
Lefebvre’ e göre ‘‘toplumsal mekân, toplumsal üründür’’. Toplum ile mekân arasında karşılıklı bir ilişki bulunmaktadır ve toplum mekânı, mekân ise toplumu yeni pratiklerle dönüştürme eğilimindedir. Bu doğrultuda, Lefebvre’in algısal, tasarlanan ve yaşanan mekân olarak ayrıştırdığı boyutların bileşiminden doğan mekânın üretim pratiği, mekânın da farklı eylemlerle dönüştürülmesine imkân tanımaktadır. Ancak kendisiyle birlikte toplumu da değiştiren toplumsal mekân, bu özelliği dolayısıyla iktidarın toplum üzerindeki kontrol aracına dönüşmektedir. Bu durum, halk-iktidar arasında bir çatışma ortamı oluşmasına neden olmaktadır. İstanbul için düşünüldüğünde, üretim eyleminin aktif şekilde gözlemlendiği konum Taksim Meydanı’dır. Toplumsal değeri ve toplum üzerindeki etkisi dolayısıyla iktidarın sıklıkla kontrol etmek istediği meydan üzerinde izlenen halk-iktidar hesaplaşması ise mekânın yeniden üretiminde katılımcı yaklaşım arayışlarına yönelimin yolunu açmaktadır.
Bu bağlamda çalışmada; Meydan’ın yeniden üretiminde söz konusu olan dayatmacı ve katılımcı pratikler literatür üzerinden açıklanmakta ve Taksim Kentsel Tasarım Yarışması, tasarımcı söylemleri ve proje dokümanları üzerinden analiz edilmektedir. Araştırma sonucunda, dereceye giren projelerin bellek temasını yansıtmakta yetersiz kaldığı ve projelerin halka sunum şeklinin katılımcı bir yaklaşım içermesi nedeniyle herhangi bir tepkiye maruz kalmadığı çıkarımı yapılmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Design Culture and Social Context , Design History, Theory and Criticism |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 23, 2023 |
Publication Date | December 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |