Temsilin ontolojik bir ilişki olduğu varsayımından hareket eden bu makalede adalet, temsil ve istikrar kavramları arasındaki bağlantılar yapı bozuma maruz bırakılmaktadır. Çalışmanın amacı, modern siyasal düşüncede istikrar ve temsil arasında kurulan bağlantının ötesinde, adalet arayışının bizzat modern temsil anlayışının kısıtlılıklarına verilmiş bir tepki olduğunu gösterebilmektir. Bu nedenle çalışmada "yansıtıcı temsil" ilişkisi olarak kavra m la ştır ilan hâkim anlayışının eleştirisi, bu tartışmanın geliştirilebilmesi açısından bir ön gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Temsil ilişkisi, parça ile bütün bağlantısı çerçevesinde kavrandığında, ilişkinin ontolojik statüsü daha rahat görülebilmekte ve böylelikle istikrarın kısıtlı kavranışının ifadesi olan "hükümet istikrarı" kavramının ötesine geçilebilmektedir. Mevcut literatür eleştirel bir şekilde değerlendirildiğinde, istikrar kavrayışının Hobbesçu düzen arayışıyla olan bağlantıları da çok net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Bu yüzden günümüz siyasal temsil süreçlerinin içerdiği sorunlar, elinizdeki makalede siyasal düşünce geleneğinin izinden gidilerek, modern egemenlik anlayışıyla bağlantılı bir şekilde ele alınmaktadır. Düzen arayışı, adalet ve istikrar kavramlarının birbirine dolaylı olarak bağlanmasını olanaklı kılmakta ve böylelikle istikrar için belli bir düzeyde adaletsizliğe katlanmanın gerekli olduğu üstü örtülü olarak kabul görmektedir. Bu anlayışın temel işlevi, aslında halk egemenliğini sınırlandırıcı bir karma rejim olarak formüle edilmiş olan temsili demokrasi anlayışıyla bir arada ele alındığında daha iyi anlaşılmaktadır. Günümüz demokrasilerinin temeli kabul edilen seçim ilkesi, halk oyunun bazı politik teknolojilerle kısıtlanması yoluyla, adalet ve temsil arasındaki ilişkinin başka bir boyutunun da öne çıkmasına yol açar. Bu çerçeveden bakıldığında oyun kısıtlanması, temsil adaletinin basitçe güçlü hükümetler oluşturmaya bağlanmış olan istikrar anlayışının ötesinde sorunlara işaret ettiği rahatlıkla görülür.
Söz konusu sorunlar, temsil süreçlerinin yarattığı adaletsizliği yönetimin istikrarıyla değil, daha geniş bir çerçeve içinde ele almamızın günümüz dünyasının siyasal sorunları açısından taşıdığı önemi bir başka açıdan göstermektedir. Günümüzde seçim, eşitsizliklerin ve hiyerarşilerin "yönetimde istikrar" adı altında idare edilmesinin bir aracına dönüştürülmek istenmektedir. Temsil adaletsizliğinin geniş çerçevesinin daraltılarak basitçe oyların sayılmasıyla ilgili teknik sorunlara indirgenmesinin gerçek anlamını da burada aramak gerekir. Bu yüzden temsilde adalet tartışmasının tarihsel olarak seçim uygulamalarına hâkim olan oyu kısıtlama ve seçim teknolojileri aracılığıyla denetleme eğiliminin yarattığı hoşnutsuzluklara bir tepki olduğunu görmek büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla bu makalede temsil adaletinin oy dağılımının ne ölçüde temsile yansıdığıyla kısıtlı kalmadan, seçme, seçilme ve sayım süreçlerinin oluşturduğu kapsamlı bir ilişkiler ağının yarattığı adaletsizliklerle ilişkili olarak ele alınması önerisi geliştirilmektedir.
Anahtar Sözcükler: Temsil, adalet, istikrar, genel oy, seçim.
Representation, Justice and Stability
Abstract
In this study, the relationship between the concepts of representation, justice and stability is deconstructed, based on the assumption that representation is an ontological nexus. It is aimed to examine the strive for fair representation, not as an element of a supposed equilibrium between stability and representation, but as a reaction to restrictions of the modern conception of representation in contemporary political thought. However, to get beyond this approach, the critique of the dominant understanding, which is conceptualized as "mirroring representation" in this paper, is a prerequisite. The ontological status of the relation of representation emerges explicitly when we reevaluate the issue within the context of the part and whole relation. Thus, we will be enabled to transcend the criterion of "government stability"- a concept that offers a reduced understanding of stability. Nevertheless, to get beyond this reduced approach, a critical evaluation of existing literature that will lead to a new understanding based on the relationship between the Hobbesian search for order and the conception of stability is required.
Due to these reasons, this paper examines the problems of contemporary processes of political representation in connection with modern conception of sovereignty. The search for order makes room for establishing an indirect connection between concepts of justice and stability, and thus implies the necessity of tolerating a certain degree of injustice in exchange for an amount of political instability. The basic functions of this approach are best understood when we consider the issue together with the representative democracy as a limited form of popular sovereignty. By restricting the exercise of popular sovereignty and public vote through certain technologies, electoral mechanisms of contemporary democracies demonstrate another dimension of the relationship between justice and representation. Within this framework, imposing qualifications on voting right points out problems beyond the stability understood as the longevity of government period.
The problems in question testify the significance of considering injustice caused by representation processes within a wider framework instead of using the criterion of government stability from another aspect. At the present time, election has been transformed to a means of managing inequalities and hierarchies on behalf of the principle of "government stability". This is the point where reducing the wider context of unfair representation to managing the technical problems of vote counting begins to make sense. Therefore, it is very important to stress the fact that the search for fair representation is a reaction against discontents caused by the tendency of imposing qualifications on the right of voting and using electoral technologies for manipulating election results. As a result, this paper suggests to go beyond considering the issue of fair representation as a problem of representing votes proportionally, and put
the question within the context of injustices caused by a wider network of relations produced by processes of voting, candidacy and election systems.
Keywords: Representation, justice, stability, universal suffrage, election.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makale /Articles |
Authors | |
Publication Date | May 24, 2014 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 38 Issue: 1 |