Türkiye her ne kadar bir sömürge geçmişi olmasa da, bağımsızlık savaşını temelde Batı’ya karşı yürütmüş, ama kuruluş felsefesini Batı karşıtlığı üzerine inşa etmemişti. Türkiye’den farklı olarak Tunus, uzun süre bir Avrupa devletinin, yani Fransa’nın sömürgesi olmuştu. Buna rağmen, Tunus’ta da Türkiye’ye benzer şekilde, bağımsızlığın kazanılmasının ardından Batı’nın topyekûn reddedildiği bir devlet inşasına girişilmedi. 1956 yılında Fransa’dan bağımsızlığın kazanılmasıyla devlet başkanı olan Habib Burgiba, Türkiye’deki modernleşme sürecini anımsatan bir “reformlar” silsilesi başlattı. Burgiba, yeni kurulan Cumhuriyet’i bir yandan Fransız modeliyle, dolayısıyla Batı’yla buluşturmaya çalışırken bir yandan da ülkenin İslami ve Tunuslu/Arap kimliğini Batılı laik ilkelerin egemenliği altında eritmeye, bir anlamda Tunus’un Doğulu kimliği ile Batılı görünümü arasındaki gerilim hattını Batı lehine baskılamaya çalıştı. Bağımsız Tunus’la birlikte kimi zaman baskılanmaya çalışılan kimi zaman da farklı veçhelerle kendisini gösteren Doğu-Batı, zengin-yoksul, laiklik-İslamcılık
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Commentary |
Authors | |
Publication Date | June 20, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Volume: 39 Issue: 2 |