Aşırı sağın Avrupa genelinde yükselişe geçmesiyle başlayan tartışmalar gerek pratik gerek teorik düzeyde devam etmektedir. Bölgenin en istikrarlı ve iddialı partisi olması itibariyle Fransız aşırı sağ popülist partisi Front National’in bu doğrultudaki bir analizi hem Avrupa’daki diğer aşırı sağ partilerin genel görünümüne hem de bu partilerin geleceğine dair bir fikir verecektir. Bu varsayımdan hareketle çalışmanın temel amacı Front National’in kuruluşundan günümüze kadar geçirdiği dönüşümü, devralınan mirası ve dönemin şartlarını ihmal etmeden açıklamaya çalışmaktır. Bu bağlamdaki ana iddia ise 2011 yılındaki başkanlık değişiminin parti içinde ve ülke siyasetinde temel bir kırılma yarattığıdır. Öncesinde Jean-Marie Le Pen özellikle baskın aşırı sağ ideolojisinin etkisiyle sınırlı bir başarı elde etmiştir. Marine Le Pen’le birlikte ise parti büyük oranda ideolojik bagajını terk edip güçlü bir cumhuriyet vurgusuyla popülist kimliğini öne çıkarmaya başlamıştır. Dolayısıyla en genel anlamda makalede aşırı sağ bir ideolojinin popülizm gömleği altında neye bürünebileceği gösterilmeye çalışılmaktadır. Fransız siyasetinde özellikle 19. yüzyıldan beri bazı aşırı sağ hareketler ortaya çıkmış ancak kısa sürede etkisini kaybetmişlerdir. Front National ise özellikle 2011’den sonra (neo)popülist siyaseti dönemin şartlarının da yarattığı manevra alanıyla hegemonyası için işlevsel kılabilmiş, başarıya ulaşmıştır. Front National son birkaç seçim dikkate alındığında kurumsal-yapısal engellemelere rağmen yükselişine devam etmektedir. Gelinen noktada bu yükselişin etkisi ve toplumsal meşruiyetinin de vermiş olduğu itkiyle politik sistem ve kurumsal partiler üzerinde büyük bir baskıya yol açarak onları değişime zorlamaktadır.
Journal Section | Articles / Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | May 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 41 Issue: 1 |