Türkiye’de 2000’li yılların ilk yarısı kadın hakları açısından önemli yasal reformlara tanıklık etmiştir. 2001 yılında 4721 sayılı yeni Medeni Kanun, 2004 yılında 5237 sayılı yeni Türk Ceza Kanunu kabul edilmiş, her iki yasada da daha önce bu kanunlarda yer alan cinsiyetçi düzenleme ve ifadeler kaldırılarak kadın hakları açısından önemli hukuki adımlar atılmıştır. Yine bu dönemde 2001 ve 2004 yıllarında Avrupa Birliği’ne uyum süreci kapsamında Anayasa’da yapılan değişikliklerle, anayasaya ilk defa kadın-erkek eşitliğine ilişkin ifadeler ve devlete de bu konuda pozitif ayrımcılık yapma yükümlülüğü getirilmiştir. Böylelikle bu dönem hem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) hem de yasal düzenlemelerin kadınlar lehine gerçekleşmesi amacıyla aktif bir kampanya yürüten kadın örgütlerinde kadın haklarına ilişkin canlı bir tartışmaya tanıklık etmiştir.
Bu çalışmada kadın örgütlerinin kampanyalarında ve TBMM tartışmalarında şekillenen kadın hakları söylemi, Cumhuriyetin ilk yıllarında şekillenen Kemalist kadın hakları söylemiyle olan ilişkisi açısından analiz edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada sonuç olarak, Kemalist kadın hakları söyleminin hem kadın örgütlerinin hem de milletvekillerinin söyleminde çeşitli şekillerde varlığını sürdürdüğü ancak feminist kadın hakları söyleminin de kendisine önemli bir alan açtığı görülmüştür. Kemalist söylem ağırlıklı olarak kadının çağdaş uygarlığın ve laikliğin simgesi olarak görülmesi ve “Türk kadınının” Kurtuluş Savaşı sırasındaki kahramanlıklarına yapılan atıflarla karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte feminist kadın hakları söyleminin uluslararası anlaşmalara atıf yapan, pozitif ayrımcılığı vurgulayan ve kadını kendi varoluş serüveninin öznesi olarak gören boyutları da hem kadın hakları örgütlerinin kampanyalarında hem de TBMM tartışmalarında dile getirilmiştir.
Bugünden geriye bakıldığında, yasa yapıcının ve hükümetlerin söylemindeki bu feminist açılımın bir istisna olduğu ve geçtiğimiz on yılda önemli bir daralma yaşadığı söylenebilir. Türkiye tarihinin en büyük boyutlarına ulaşan kadın hakları ihlalleri etrafında önemli bir söylemsel mücadele yaşanmaktadır. Bu durum, feminist kadın örgütleri, iktidar temsilcileri ve TBMM tartışmalarının bu söylemsel mücadelenin incelenebileceği ve yeni çalışmaların yapılabileceği alanlar olmaya devam ettiğini göstermektedir.
Journal Section | Articles / Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | April 15, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Volume: 40 Issue: 1 |