Varlık ve Olay isimli kitabının 2005’te İngilizceye çevrilmesinin ardından sadece kıta
Avrupa’sının değil, Anglosakson dünyanın da ilgisini üzerine çeken çağdaş düşünür Alain
Badiou ülkemizde de yıllar içerisinde popülerlik kazanmış ve gerek felsefesi gerekse siyasal
kuramı ile akademik çalışmaların konusu olmuştur. Söz konusu çalışmaların büyük oranda
Badiou’nun siyasal kuramına odaklandığı söylenebilir. Her ne kadar Badiou’nun akademik
çevreler tarafından ele alınışı, eserlerindeki çeşitliliğe paralellik gösterse de siyasal
kavramı üzerine odaklanan çalışmalarının yazında sayısal olarak daha çok yer tutuyor
olması şaşırtıcı değildir. Bu durumun başlıca sebebinin, Badiou’nun çağdaş düşünce
akımlarının tamamına karşı geliştirdiği sistematik eleştiri olduğu söylenebilir. Ancak daha
da önemlisi, düşünürün, çalışmalarının omurgasını oluşturan Komünizm fikrine sahip
çıkışıdır. Buna göre, Badioucu felsefe, kendisinin siyasal aktivizminin de kökünü oluşturan
Marksist, Leninist ve Maocu bir gelenekten beslenerek materyalist ve diyalektik bir zemine
oturmaktadır. Bu duruşun en açık örneği olarak, Badiou’nun kuramının yapıtaşlarından
biri olan olay kavramını istikrarlı bir biçimde Komünist İdea ile özdeşleştirmiş olması
gösterilebilir. Bir başka deyişle, Badioucu düşüncede olay kavramının merkeziliği ancak
Komünist İdea ile birlikte ele anıldığında anlam kazanmaktadır.
Bu çalışmanın temel sorunsalı tam da bu noktada şekillenmektedir. Komünist İdea’dan
beslenen Badioucu felsefe ve siyaset düşüncesinin temel hatlarını, siyasal tarih ve eylemden
bağımsız düşünmek mümkün değildir. Bu bağlamda makalenin amacı Badiou’nun hakikat
süreçlerinden biri olarak tanımladığı (ve böyle olduğu ölçüde felsefi olan siyasalın ortaya
çıkışını isimlendiren) olay kavramının devrim ile ilişkisini çözümlemektir. Bu doğrultuda
makalenin temel savı Badiou düşüncesinde olay kavramının devrim ile özdeş olduğudur.
Bu açıdan bakıldığında Badiou’nun bir devrim düşünürü olduğu öne sürülmektedir. Bu
savı desteklemek için düşünürün çalışmalarında devrim fikrinin nasıl ortaya çıktığı, neyi
amaçladığı ve nasıl bir örgütlenme ile gerçekleşeceği sorgulanmaktadır. Makale son olarak
bu örgütlenme şeklinin neyi içerdiğine odaklanmakta, yazında zaman zaman muğlak
olarak nitelendiren bu modelin düşünürün tüm felsefesi ile tutarlı bir çerçeve çizdiği savı
ile sonlanmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles / Articles |
Authors | |
Publication Date | April 15, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 43 Issue: 1 |