Yirminci yüzyılın ortalarında Frankfurt Okulu, değişen eğilimlerinin de etkisi altında,
insan ve doğa arasındaki etkileşimi sorgulamış, doğanın yozlaşmasının felsefî
dayanaklarını ortaya koymuştur. 1960’lara gelindiğinde ise, Theodor W. Adorno ve
Max Horkheimer’ın danışmanlığında Alfred Schmidt (2014) The Concept of Nature
in Marx teziyle, insan-doğa etkileşimine yönelik sorgulamayı, Okulun damarına
uygun bir Marksist tavırdan sürdürmüştür. Sonraki yıllarda ise çevrecilik adı altında
yeni bir tartışma alanı ortaya çıkmış; 1990’larda ise, Andrew Dobson’ın girişimiyle,
köktenci ve derin olmaması nedeniyle çevreciliğe karşıt bir ideoloji olarak ekolojizm
insan-doğa tartışmalarında yerini almıştır. Genel itibariyle ekoloji düşüncesinde
tartışmalar eko-Marksizm, eko-Anarşizm, toplumsal ekoloji, derin ekoloji gibi çeşitli
akımlar dahilinde yürütülmüştür. Ne var ki bu çalışma, insan-doğa tartışmasını bu
akımlardan farklılaşarak ele alıyor. Çalışma, Frankfurt Okulunun (özellikle ilk dönem)
mevcut ekolojik krizi kavramada kullanışlı teorik araçlara sahip olduğu iddiası üzerinde
temelleniyor. Erken dönem Frankfurt Okulunun – özelde Adorno ve Horkheimer’ın –
ekolojik krizi anlamada kullanışlı birçok teorik aracı bulunsa da, bu çalışmada mevcut
ekolojik krizin durumunu kavramada ‘öznelleşme’ kavramının yardımcı olacağını öne
sürüyorum. Öznelleşme kavramı, mevcut ekolojik krizin Aydınlanma, postmodernizm
ve kapitalizmle olan bağlantısını ortaya koymada önemli role sahiptir. Kavramın özellikle
araçsallaştırma ile ilişkili olması, kapitalizmde doğanın metalaştırılması sorunu ile aklın
biçimselleştirilmesi arasında bağlantı kurmayı mümkün kılmaktadır. İklimsel altüst oluş,
asit yağmurları, yeryüzünün ortalama sıcaklığının artması, atmosferde karbondioksit
yoğunluğunun artması, olağanüstü kuraklık, okyanusların asitlenmesi ve ısınması
gibi ciddi göstergelere sahip olan ekolojik kriz bugün, öznel aklın ve kapitalizmin
yeryüzüne hakim olması nedeniyle giderek derinleşmektedir. Ekolojik krize yönelik
üretilen iktisadî ve araçsal çözümler ve politikalar, ekolojik krizi çözüme kavuşturmak
yerine doğanın daha fazla metalaştırılmasına ve dolayısıyla araçsallaştırılmasına yol
açmaktadır. Bugün yeryüzünü çevreleyen sermaye-merkezci (capital-centric) pratikler,
teknoloji ve endüstrinin nimetleri yoluyla insanlığı önemli bir zirveye ulaştırmaktadır.
İnsanlığın doğadan özgürleşmesiyle ulaştığı zafer, gökyüzünde büyük bir yıldız gibi
parlamaktadır. Ne var ki bu parlaklık atmosferdeki karbondioksit yoğunluğunun
artmasından, bacalardan çıkan gri dumanlardan seçilemez hâldedir. Doğa ve insanlık
ekolojik bir yıkımın içerisine saplanmıştır. Aydınlanma artık bir süpernovadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles / Articles |
Authors | |
Publication Date | September 8, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 45 Issue: 3 |