This study focuses on the difficulties faced by Iraqi Kurds in seeking independence after the First World War under four periodical titles by using the narrative-explanation method. The first period covers the era from the 1920s under the British Mandate in Iraq to the end of the 1970s. In this period, the Kurds firstly encountered obstacles by Britain, which was their previous supporter. In the 1930s, although Baghdad had promised to recognize the rights of the Kurds, during Iraq’s membership process to the League of Nations, it did not take any significant steps. When the opposition groups took power in Iraq, they distanced themselves from the Kurds throughout the 1950s and 1960s. The Kurds finally took support from Iran, which was short-lived and was ended by an agreement between Baghdad and Tehran. The second period covers the 1980s and 1990s -the Iran-Iraq and Gulf War experiences. Although the Kurds gained control in some regions with the support of Tehran during the Iran-Iraq War, they also suffered from a serious destruction because of Baghdad’s operations responding to this cooperation and international community’s insufficient sensitivity to these operations. Under the influence of the bitter experiences of realpolitik, the Iraqi Kurds had the opportunity to govern a de facto autonomous region after the Gulf War. However, the realpolitik concerns of regional countries with dense Kurdish populations and the competition among the Kurds made it almost impossible for the Iraqi Kurds to over- power their status. The period after the overthrow of Saddam Hussein in 2003 is the third period, during which the Iraqi Kurdish region gained a constitutional character but their tensions with the central government over the distribution of revenues and the status of disputed territories remained as a major problem. Finally, the study analyses the process that started after ISIS attacks in 2014 and ended with the independence referendum in 2017. Even though the elimination of the ISIS threat with the support of the international community encouraged the Iraqi Kurds for their independence, the opposition of Baghdad and other powers in the region to the referendum disrupted this process. The analysis of these periods supports the argument that the realpolitik approaches of intra and extra regional actors’ towards the region have been the main hindrance for the achievement of the Kurds’ demands for independence.
Bu çalışma, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde Iraklı Kürtlerin bağımsızlık arayışları sırasında karşılaştığı zorluklara odaklanmaktadır. Kürtlerin bu arayışları, Uluslararası İlişkilerde neden-sonuç odaklı analizlerde sıklıkla başvurulan anlatısal-açıklamacılık yöntemi kullanılarak dört ayrı dönemde incelenmiştir. Bunlardan ilki, Irak’ta İngiliz Manda yönetiminin egemen olduğu 1920’li yıllardan itibaren Baas rejimi hakimiyetinin konsolide edildiği 1970’li yılların sonuna kadar geçen dönemi kapsamaktadır. Bu dönemde Kürtler ilk olarak, İngiltere’nin daha önceki desteğinin aksine bağımsızlık yolundaki engellemeleriyle karşılaşmışlardır. 1930’larda Irak’ın Milletler Cemiyeti’ne üyelik sürecinde Bağdat, Kürtlerin haklarını tanıyacağı vaadinde bulunsa da kayda değer bir adım atmamıştır. 1950 ve 1960’lı yıllarda ise muhalif gruplar, Irak’ta iktidarı ele geçirince Kürtlerle aralarına mesafe koymuşlardır. Kürtler son olarak, İran’dan destek almış fakat Bağdat ve Tahran arasında yapılan bir antlaşmayla bu destek sona erince, Irak Kürt hareketi dağılma noktasına gelmiştir. İran-Irak Savaşı ve Körfez Savaşı’nın yaşandığı 1980’ler ve 1990’lar çalışmada ele alınan ikinci dönemdir. Kürtler, İran-Irak Savaşı sırasında Tahran’ın desteğiyle bazı bölgelerde kontrolü ele geçirseler de Bağdat’ın bu işbirliğine tepki olarak başlattığı operasyonlar ve uluslararası toplumun bu operasyonlara yeterli duyarlılığı göstermemesi sonucunda ciddi bir yıkım yaşamışlardır. Her seferinde reel-politikle acı bir şekilde yüzleşmenin yol açtığı hayal kırıklıkları devam ederken Körfez Savaşı sonrası yaşanan gelişmeler, Iraklı Kürtlerin önüne fiili olarak özerk bir bölgeyi yönetme fırsatı çıkarmıştır. Ancak, yoğun Kürt nüfusa sahip bölge ülkelerinin reel-politik kaygıları ve Kürtlerin kendi içindeki rekabeti, daha güçlü bir statü elde etmeyi imkansız kılmıştır. 2003’te Saddam Hüseyin’in devrilmesi sonrasındaki dönem çalışmanın üçüncü bölümünü oluşturmaktadır. Irak Kürt bölgesinin anayasal bir nitelik kazandığı ve Kürt liderlerin başka ülkelerde diplomatik teamüllere uygun bir şekilde ağırlanmaya başladığı bu dönemde, merkezi hükümetle gelirlerin paylaşımı ve tartışmalı bölgelerin durumu konusunda yaşanan gerilimler, önemli bir sorun alanı olarak kalmıştır. Çalışmada son olarak 2014’teki DAEŞ saldırıları sonrası başlayan ve 2017’deki bağımsızlık referandumuyla sona eren sürece değinilmektedir. Uluslararası toplumun desteğiyle bu tehdidinin bertaraf edilmesi, Irak Kürtlerini bağımsızlık konusunda cesaretlendirse de Bağdat ve bölgede etkin olan diğer güçlerin söz konusu referanduma karşı çıkmaları bu süreci akamete uğratmıştır. Tüm bu süreçler, bölge içi ve bölge dışı aktörlerin reel-politik yaklaşımlarının, Kürtlerin bağımsızlık taleplerinin gerçekleşmesinin önündeki en önemli engel olduğu göstermektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Articles / Articles |
Authors | |
Publication Date | December 13, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 45 Issue: 4 |